Yazarlar

Taceddin Kutay

Taceddin Kutay

İyilik, ‘Ben'de Başlar!

Taceddin Kutay tüm yazıları

Mavera Vakfı'nın, merhum Akif Emre anısına düzenlediği "İyilik, 'Ben'de Başlar!" konulu deneme yarışmasında bendeniz de değerlendirme kurulunda bulunmak şerefine sahip oldum.

Değerlendirme kurulunda bulunan birbirinden değerli isimlerin hepsi bir yana, fakire "ne haddime?" sualini sorduran, ilkokulda müdürlüğümü yapmış olan muhterem Zekeriya Erdim hocam ile aynı kurulda adımı görmek oldu.

Garip şey; talebelik, yaş kırkı geçse de bitmiyor... Hocamın adı gözüme takıldıkça teftiş geçiren devlet memuru gibi açık vermeden, mümkün mertebe müdakkik bir şekilde, notlar alarak yaptım değerlendirmemi. Olur da, hocam hazretleri "Taceddin, şu yazıya hangi sebeple bu puanı verdin?" diye sual ederse izah edebilme endişesi ile bazısını birkaç defa okudum.

150 farklı üniversitede okuyan 897 yükseköğrenim öğrencisinin katıldığı yarışmanın son elemesinde önümüze gelen 100 denemeyi kendimce birkaç temel kıstas belirleyerek okudum.

Hal böyle olunca, memleketimizin dört bir yanında tahsil gören genç kardeşlerimizin "İyilik" mefhumuna nasıl yaklaştıklarını yakinen görme imkânım oldu.

Bendenizi hayal sukutuna uğratan şeylere de denk geldim elbette. Böyle güzel bir yarışmanın nihayetinde yalnızca güzel şeylerden bahsetmek mecburiyetindeyim. Fakat ilginç bir gözlem imkânı sunan bu sürecin benim açımdan son derece öğretici tarafları oldu.

Gençler hangi yazarları okuyor? Kimler gençlerimiz için referans oluyor? Gençlerimiz, sosyal medya kültürünün terviç ettiği slogan üretme modasının rağmına, özgün fikirler beyan edebiliyorlar mı?

Bu sualler, bendenizi gayet memnun eder şekilde, en müspet surette cevaplandı.

Katılan bütün kardeşlerimize saygılarımı sunarım. Kalbimin en derunundan gelen bir hürmetkârlık ile önlerinde serfuru ettiğim bu genç kardeşlerimize, bizleri sandığımız kadar ümitsiz olmamamız gerektiğine ikna ettikleri için can-ı gönülden teşekkür ederim.

Her şeyden önce, soyut bir kavram hakkında birbirinden farklı, son derece yaratıcı, özgün fikirler öne sürmeleri, tekrardan uzak durmaları yani, takdire şayandır.

Bu fikirleri beyan ederken kullandıkları dil ve yer yer bizi hayran bırakan üslup yaladıkları mürekkebin kıratını anlamamızı sağladı. Hocalarına, üstadlarına, yetiştiren ana-babalarına tebrikler mırıldandım durdum.

"Ne haddime bu yazıya puan vermek?" dediklerim oldu. Üç beş değil üstelik ondan fazla yazı beni oldukça müşkül durumda bıraktı. Nitekim beni aciz bırakan yazılardan biri yarışmanın birincisi seçildi.

Dereceye giremeyen yazılar arasında, en az dereceye giren yazılar kadar kıymetli yazılar vardı.

Birincinin meddahı çok olur. Ben yazımı ilk üçe girmeyi başaramamış bir yarışmacının nihayet paragrafı ile sonlandırmak istiyorum. Kendisinden alıntı yapıyorum müsaade almadan. Umarım razı olur. Adını bilmiyorum bu satırları yazanın, kadın mı erkek mi bilmiyorum. Kendisi benim için maalesef yalnızca bir numara. Bildiğim, okuduğunuz vakit sizlerin de usulünce bir maşaallah diyeceğiniz, "ne güzel gençlerimiz var" dedirtecek bir yazı olduğu. Ensemize katran çalan "Z kuşağı" tartışmaları deminde her okuyana nefha-i Mesih gibi gelecek bir paragrafı hürmetlerimle arz ediyorum:

".....Bu kalem hizmetinin hülasasında iyiliğe evrensel bir hitap desek, temennisindeyiz ki müspet bir iş yapmış olacağız. Evrensel hitaba talip olan, hayrı ile mutlak takdirin frekansına ayarlanan iyilik neferi; karşılığını alsın ya da almasın, eyleminde sebatkâr olduğunda; nefesin, toplumun, medeniyetin, bütün insanlığın sıra çağına ümitvar iklimleri tanıştırır. Belki bir medeniyete 'ben' kararında girecek tebessüm ile başlayan iyiliğin yeni yüzüne, Orta Doğu'nun yorgunluk bilmez kervanında beşerin ayağı yere bassın, izini bıraktığı eşyanın nakışındaki hizmeti çevre suretlere pay etsin diye ilmek ilmek dokunan bir kilimde rastlanır. Bu hareketin bir telkini daha bulunur, onu iyilik alıp iyilik sattığımız tezgâhın baş köşesine asabilelim: Her keseye göre iyilik, her iyiliğe göre kese bulunur. Cihanın sergüzeştini devam ettirecek ve beşerin müstakbel yükünü indirecek hareket, 'ben'e dokunup 'o'na, 'biz'e ve 'onlar'a ulaşmanın; canı bildirip canan olmanın sırrını aşikar edecek o başlangıçtadır. İyilik, tek deveranın binbir safhası; döngüye dahil olmak için bir kapının gönlünü etmek yeter. O kapı rızalı oldu mu niyetler temaslara karışır; ser geçer, er geçer, yâr geçer; ihsan kalır."

Taceddin Kutay Diğer Yazıları