Yazarlar

Taceddin Kutay

Taceddin Kutay

Varsayın ki Normalsiniz

Taceddin Kutay tüm yazıları

Tarihe meraklı olanların pek çoklarının düşündüğü şeyi zaman zaman bendeniz de düşünürüm.

Gün gelecek, bizler de tarihin konusu olacağız ve ismen bahsedilmesek de, lâedri karakterler olarak devrimizin yansıtıcıları olacağız. Tarih bizlerden bir bütün olarak "devir insanı" şeklinde bahsedecek.

Belki de öyle bir şey hiç olmayacak ve tarih ilmi internet sonrasını kapsamayacak şekilde tasarlanacak. Düşünsenize, arşiv dahi olmayacak kadar aktüel bir gündeliklik hissi sunan veriler sayesinde ebedi bir sosyoloji ilmine dönüştüğünü tarih ilminin.

Öyle olmayacağını varsayarak, bir meçhul atide günümüz insanından bahsedeceğini hayal ediverin sosyal tarihçilerin.

Muhtemelen günümüz Türkiye toplumunun genel ruh halini tahlil ederken şöyle bir manzara dikkatlerini çekecek ve şunu söyleyeceklerdir: "Ayrıcalıklı olmamaya razı olmayan insanlardan müteşekkil bir cemiyetti!"

Hakikaten, hep bir ayrıcalıklı olma ve iltimas görme talebi ile çevrelendiğimi hissediyor oluşumun yegâne sebebi benim hüsnükuruntum olamaz. Bunu yegane hisseden de fakiriniz değildir zannederim.

"Kalmadı" cevabına "hiç mi kalmadı?" sualiyle mukabele etmekten tutun, sağda solda denk gelmekten bizar olduğumuz gastronomik felaketlere kadar pek çok şey bu ayrıcalıklı olmak hissinin ve bu histen faydalanmak isteyen kapitalistin ruh halini yansıtmakta.

Hiç kimsenin yemediği ve yiyemeyeceği çok özel şeyler yemeyi talep edenler sayesindedir ki, pazar artığı gibi ne bulsa bir tabağa dolduran adamlara usta denmeye başlanıldı.

Girmek yasaksa sana da yasak. Girmek serbestse ona-buna da serbest.

"Başkalarına yasak olsun da bana serbest olsun" diyen adamın asli talebi, kendisine erişilir kılınması değildir o şeyin. Aksine başkalarının erişmemesini de talep eder bu kimse. O sayede ayrıcalıklı kalacaktır.

Bayram tatilinde Perşembe Pazarı'na dönen Bodrum'un durumunu tasvir eden bir arkadaşım "Bodrum'a yarım saat evvel gelen adam yoldakini tenkit ediyor" demişti.

Viyana'da bir vakitler bir reklam panosunda şöyle bir belediye ilanı görmüştüm "Yoğun trafikte sıkışıp kaldığını söyleyerek trafikten yakınma. Trafik bizzat sensin!"

Yekdiğerinin istifadesi ile konforu bozulanlara insaf dilemez oldum uzunca bir süredir. Zira bu bencillik insaf ile telafi edilemez. Paylaşmayı bilmek lazım.

En temelinde ekonomik bir terbiye edilmemişlikten neşet eden pestenkeraniliktir bu.

İktisadi bir terbiye edilmişliğe ve orta sınıfımızın ahlaki kodlarının terviç edilmesine muhtacız.

Hakikaten muhtacız!

O ahlak ki, en süratli hali "yeter, Allah bereket versin" cümlesi sayesinde baş döndürmeyecek kadar zarif, "Ayıptır yapmayalım!" freni sayesinde hemen duracak kadar munis, "Afedersiniz" geri vitesi sayesinde dökülüp saçılması muhtemel şeyleri yerli yerine koyacak kadar salim bir araçtır.

İlla bir ayrıcalık isteyen, keşke giderek kelaynak kuşu gibi nadirattan bir şeye dönüşen bu ahlaka gıpta etse.

Bendeniz de dahil olmak üzere söylemekteyim bunu.

Hakikaten bir iktisadi yerini bilmemezlik hastalığı sebebiyledir, bu güzel ahlakla mutehallık olanların evlatlarının, yukarıda zikrettiğim sözleri bir zayıflık olarak değerlendirmeleri ve bu ahlaktan hissemend olmamaları.

Bakmayın sol söylemin neo liberal politikaları eleştiren büyük büyük sözlerine. Sevdiğim ve ahbaplıklarından büyük keyif aldığım sosyalist dostlarımın da şakülü kaymış durumda nicedir.

Bizler, bize anlatılan ve tatbik edilmesi günümüz hayatı için hiç de mümkün olmayan kıssaları dinledikçe, hatayı farklı yerlerde arar dururken; solcu dostlarımız da öğrendikleri teori ile yaşadıkları hayat arasındaki tezatların tazyiki altında bir anlam kargaşası ile boğuşuyor.

Onlar açısından da yaşadıkları hayat, hayatı anlamlandırması gereken en teme değerlerden sık sık sapan bir sürece dönüşmüş durumda.

Ve maalesef, onlar da "yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" derken "fakat ormandaki diğer ağaçların hiç birine benzemeyen özel ve benzersiz bir ağaç" olma hevesine düşmüş, kendi ayrıcalık heveslerinin peşine düşmüş durumdalar.

Sağı solu olmadan cümle cemiyete aynı öneride bulunalım o halde.

Varsayın ki normalsiniz, herkes gibisiniz. Ağırınıza gitse de varsayın. Sıradan olmak, sizi parmak iziniz sayesinde biricik kılan mahlukiyet ve muhatab-ı ilahi olmak özelliğinizden uzaklaştırmayacak.

O halde bir ayrıcalığa ihtiyacınız yok. İnanın yok.

Haddim olmadan söylemiş oldum.

Taceddin Kutay Diğer Yazıları