Yazarlar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Maltepe Mitingi'nde; sadece CHP'nin cumhurbaşkanı adaylığını kesinleştirmedi, aynı zamanda muhalefet ittifakının ortak adayı olmayı da çok istediğini net bir şekilde ortaya koydu.

Konuşmasında yer alan; "Bazıları hâlâ öğretilmiş çaresizlikle, bir partinin ve bir parti liderinin halkını dinlemesini bir zayıflıkmış gibi algılıyor. Bir liderin kibar olmaması gerektiğini söylüyorlar. İyi kalpli olmak, iyi olmak, devlet adamı olmak zayıflık gibi gösteriyorlar. Biz birlikte oluyoruz. Biz birlikte iktidar oluyoruz. Ben, iktidar olduğumuzda asla değişmeyeceğim. Ben neysem oyum! Nerede durduğumu biliyorsunuz ve bunu değiştirmek niyetinde değilim. Kibar olmayı, dinlemeyi, anlamayı, dezavantajlı olanların derdine koşmayı değiştiremem. Değiştirmeyeceğim. Tam aksine, inadına koşacağım" cümleleri, Cumhur ittifakının adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında kazanma şansı görmeyenlere ve tabii ki muhalefet ittifakına yönelikti.

Bu mitingin yapılışı, sembolleri, dili, içeriği irdelendiğinde, Kılıçdaroğlu'nun adaylık arzusunun kitleselleştirilmesine yönelik olduğu anlaşılır. Miting öylesine Kılıçdaroğlu vurguluydu ki ve yine öylesine adaylığını benimsenmesi gerekenlere ince göndermeler ve mesajlar içeriyordu ki, parti bayraklarının azlığının yanı sıra Atatürk fotoğrafı bile sahnede yer bulamamıştı. Konuşmasının içeriğinde ise her zaman yaptığı gibi genelleyici ifadeler vardı.

"Hapse atılan gazeteciler, siyasetçiler", "parti kapatmalar", "harp okulu öğrencileri" gibi genel ifadelerle herkesi topyekun suçsuz ilan ederek, siyasi kucaklamada bulundu. Mesela; "Harp Okulu öğrencileri serbest bırakılsın diyecekler bize katılsın" çağrısını yaptı. Yani iktidar olduğunda yargılama sürecini ve sonuçlarını tanımayacağını ve siyasi iradeyle serbest kalmalarını sağlayacağının sözünü vermiş oldu.

Peki kim bu tutuklu Harp Okulu öğrencileri? Onların tamamına nasıl olur da serbest kalacakları sözü verilebilir? Hukuka da müdahale ederek, FETÖ bağlantılı olanların, 15 Temmuz'da pozisyon alanların nasıl olur da koruyucusu olunur ve yargıya müdahale ederek serbest bırakmaları sözü verilir?

Bu sözler, 15 Temmuz direnişini karalayan "kontrollü darbe" çizgisinin sürdürüldüğünü gösteriyor. Yine FETÖ sevindiriliyor.

Kılıçdaroğlu miting konuşması dağınıktı. Kürsüye ve yazılı metne bağlı bir konuşma yaptı. Konuşma içeriğinde birçok husus ayrı ayrı irdelenebilir ama özellikle bir hususun altını çizmek gerekir. Konuşmada bırakınız Türkiye'nin yaşadığı emperyalist saldırılara karşı kuvvetli mesaj vermeyi aksine hükümeti kastederek; "ağızlarını açtıklarında yok efendim 2023, yok efendim dış güçler, yok efendim Japonya bizi kıskanıyor, yok efendim anlaşmalarda gizli maddeler var. Bunların tamamı yalan" diyerek, Türkiye'nin yaşadığı emperyalist saldırıları yok saymaya devam etti.

Mitinge damgasını vuran Kılıçdaroğlu'nun adaylık çabasında ise dört durumun Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanması ve bu konularda muhataplarının ikna edilmesi gerekiyor.

Birincisi; İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlarının cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunun Kılıçdaroğlu'nun önüne ısrarla çıkarılması.

İkincisi; iktidar karşıtlığı yapan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kurtulmak isteyen emperyalist çevrelerin beklentileri.

Üçüncüsü; muhalefet ittifakının tüm bileşenlerinin ince hesapları.

Dördüncüsü ise; muhalefet ittifakında buluşan partilerin dışındaki isimlerin cumhurbaşkanlığına önerilmesi ihtimali.

Kılıçdaroğlu adaylık çabasında sonuç alabilmesi için bu dört durumu lehine çevirerek, netleştirmek zorunda. Birincisi için defalarca belediye başkanlarına aday olmaları yönünde gereken her şeyi söyledi. Bu son mitingle de son noktayı koydu. Bundan sonrası belediye başkanlarının başka desteklerle ısrarlı olup olmayacaklarına bağlı.

İkinci konu aslında en sıkıntılı konu. Zira belediye başkanlarının adaylık konusunu yakından ilgilendiriyor. Özellikle İstanbul Belediye Başkanı'nın küresel çevrelere yönelik yakın ilgisi büyükelçilerle yakınlaşma refleksleri, onların da buna karşılık veriyor olmaları, adaylık sürecini etkileyecek bir durumdur. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu'nun ikinci konuda işi biraz daha zorlaşıyor. Üçüncü konuda yani diğer muhalefet liderlerini (HDP dahil) ikna edilmesi ki, ikinci konunun zorluğu aşılırsa ikna edilmeleri kolaylaşır.

Kılıçdaroğlu'nun bundan sonraki adımları da, yaptığı her kapsamlı konuşma da bu dört konunun lehine işlemesine yönelik olacaktır.

Bu yüzden de PKK'nın siyasi kolu HDP gözetiliyor. Bu yüzden FETÖ ve arkasındaki küresel efendilerinin beklentilerine kayıtsız kalınamıyor. Bu yüzden küresel çevreleri rahatsız edecek konulara pek girilmiyor. Girilse de aykırılık içeriyor. Şimdi de İsveç ve Finladiya'nın NATO'ya katılmaları konusunda tek söz duyulmuyor.

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları