Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

Koronavirüsle mücadelenin cep telefonuyla ne ilgisi var?!

Koronavirüs salgını ‘sosyal mesafe’yi o kadar açtı ki, haklı olarak ‘sosyal değil fiziki mesafe diyelim’ tepkileri oluştu.

Geçen hafta Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan sayesinde gazeteci dostlarla maskeli-fiziki mesafeli de olsa buluşma fırsatı yakaladık.

Teknoloji ile koronavirüs salgınıyla mücadelenin ‘alakasını’ da daha iyi anladık.

Ayrıca, salgınla birlikte artık yaşam tarzımızı belirleyen dijitalleşmenin geldiği noktayı, tehdit ve fırsatları dinledik.

İletişim teknolojilerinin lider kuruluşlarından birinin başındaki isimden duymak güven verici.

***

‘Tele-tıp’la uzaktan teşhis ve korunma: Akıllı cihazlar artık evdeki suyun kalitesinden, havadaki kirlilik oranına kadar her şeyi ölçebiliyor. Yapay zeka teknolojileri ile mahallemizdeki 300 kişinin aynı anda ateşinin yükseldiğini görebileceğiz. ‘Tele-tıp’ ile ateş ölçümü ve birçok basit test cep telefonu uygulamalarıyla hastaneye iletilecek, uzaktan teşhis edilebilecek, ilaç kurye ile gelecek. Hatta acil vakalara uzaktan yardımla müdahale mümkün olacak. Daha çok hayat kurtarılacak. İletişim teknolojileri sayesinde Kovid-19 salgını tarihin son salgını olabilir.

Dijital dönüşüm: Salgın, dijital dönüşümü 10 yıldan 6 aya çekti. Bunu sağlayamayan şirketler iş yapamaz hale geliyor. ‘Büyük veri+yapay zeka+makine öğrenmesi+nesnelerin interneti’ her şeyi değiştiriyor. Eskiden ‘bir lisan bir insan’ derken, artık yazılım ve kodlama lisanını kast ediyoruz. Makineleri konuşturuyoruz.

***

İnternet kullanımı: Telekom sektörünün ne denli kritik bir sektör olduğu salgın döneminde bir kez daha ortaya çıktı. Turkcell’de toplam internet trafiği yüzde 50 arttı; sabit şebekede artış bazı saatlerde yüzde 80’i buldu. Akıllı cihaz satışları 15 kat arttı.

Altyapı ve yatırım: 15 yılda 50 milyar TL’lik yatırımla mobilde 1.4 Gbps, sabit şebekede ise 10 Gbps hızları destekleyen dünyanın en iyi internet altyapılarından birini kurduk. Böylece salgın döneminde de hızlı ve kaliteli hizmet verebildik. Gelecek 3 yılda da 16 milyar TL yatırım planlıyoruz.

İstihdam: 2020’nin ilk altı ayında 3 bin 149 kişiye istihdam sağladık. Hedefimiz 2020’yi 7 bin yeni istihdamla kapatmak.

Büyüme: Telekom sektöründeki her yüzde 10’luk büyüme, ekonomik veriler üzerinde yüzde 1-1,5 büyüme etkisi yapıyor.

İş modelleri: Salgın bitse bile uzaktan eğitim ve çalışma modelleri artık ‘yeni normal’ olacak. Bu Türkiye için büyük bir fırsat. Geliştirdiğimiz dijital servisler kısa sürede dünyaya açılabilir.

BİP’te konferans başlıyor: Yerli iletişim uygulaması BiP’te görüntülü görüşme süresi yüzde 90 arttı. Yakında BiP’in çok katılımlı dijital konferans özelliği devreye girecek.

GELECEĞİN EĞİLİMİ: PARAYA DOKUNMA TELEFONDAN ÖDE

Salgın, Teknoloji-Finans (tech-fin) dönemini salgınla birlikte en az 10 yıl erkene çekti. Dünya çapında temassız ödemeler yılın ilk çeyreğinde yüzde 40 arttı. Küresel tech-fin endüstrisinin büyüklüğü 4,7 trilyon dolara ulaştı. Bu alanda geliştirdiğimiz (mobil ödeme sistemi) Paycell’in 2019’un dördüncü çeyreğindeki büyümesi yüzde 78 oldu. Paycell ayrıca Hazır Limit sunuyor ve bu limit alışverişte veya nakit kullanılabiliyor. Özellikle internetten alışveriş yaparken bilgilerini vermek istemeyenler için güvenli bir çözüm. Türkiye’nin unicorn adayı Paycell olacak.

5G’DEN ÖNCE YERLİ TEKNOLOJİ

2025’e kadar dünyada 1,8 milyar insanın 5G bağlantısı olacak. Örneğin bir futbol maçını istediği açıdan izleyebileceğiz. Ama asıl etkiyi endüstri yaşayacak. 5G’ye en hazır operatör biziz. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘önce yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmalıyız’ dedi. Bunu bir görev sayıp başta TÜBİTAK olmak üzere yerli ve milli 5G teknolojilerine çalışan tüm kurumlara tam destek veriyoruz. Yerli ve milli baz istasyonu ULAK için toplam 3 bin 400 siparişin 2 bin 900’ünü Turkcell verdi. Türkiye’nin en yüksek yerlilik oranına sahibiz ve 1.300’e yakın mühendisimiz yerli teknoloji geliştiriyor.

TÜRKİYE’NİN VERİSİ TÜRKİYE’DE KALSIN

Günümüzün petrolü ‘veri’. Veri güvenliği milli mesele. Her ülke kendi verisini kendi ülkesinde tutmak istiyor. “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalsın” diye veri merkezi yatırımlarına başladık. Ankara’da Türkiye’nin en büyük veri merkezini açtık, yakında Çorlu’daki devreye girecek. Türkiye’nin verisini yerli ve milli tesislerde en yüksek güvenlikle koruyoruz. 100’den fazla siber güvenlik uzmanımız da müşterilerimize koruma çözümleri üretiyor.

SURİYE SINIRINDA 1500 İSVEÇLİ!

Murat Erkan, veri toplama, koruma ve makinelerin iletişimine ilişkin çarpıcı bir örnek anlattı.

Suriye sınırına yakın bir bölgede, İsveç üzerinden sinyal veren 1500’e yakın sim kart tespit eden teknik ekip önce şaşırmış. Biz de “O kadar İsveçlinin orada ne işi varmış” dedik. Meğer, bölgedeki altyapı ve inşaat işlerinde çalışan İsveç menşeli iş makinelerinin içindeki sim kartlardan geliyormuş sinyal. Erkan, “Artık ülkeler kendi iş makinelerinde dahi kendi teknolojilerini kullanıyorlar” dedi.

SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI’NA ALKIŞ

SSB, Nuri Killigil’i çocuklara ve gençlere anlatan bir çizgi film paylaştı.

Sırada Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ve Şakir Zümre de var.

Kim olduklarına ancak kısaca değinebileceğim:

Nuri Killigil: 1889 doğumlu. Enver Paşa’nın kardeşi. Azerbaycan’ı Rus-Ermeni birliklerinden kurtaran Kafkas İslam Ordusu komutanı. Cumhuriyet’in ilk özel sektör tabanca, mermi, gaz maskesi, havan ve motor fabrikasını kurdu; 2 Mart 1949’da fabrikası havaya uçuruldu, şehit oldu. Killigil’in ürettiği zamanının ilerisinde olan yarı otomatik tabanca, halen İstanbul Harbiye Askeri Müzesi’nde sergileniyor.

Vecihi Hürkuş: 1896 doğumlu pilot, uçak tasarımcısı, üreticisi, uçuş okulu ve sivil havayolu şirketi kurucusu. 1 Dünya Savaşı’nda Rus, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan pilotların korkulu rüyası oldu. Cumhuriyet’in ilk yerli uçağını üretti. İki kez Türkiye turu yaparak uçağı millete gösterdi. Nuri Demirağ’dan destek aldı. Ancak engellemeler ve sabotajlar nedeniyle fabrika ve okullar kapandı. 1969’da vefat etti.

Nuri Demirağ: 1886 doğumlu. Cumhuriyet’in ilk 1250 km’lik demiryolu ağını inşa etti. Atatürk’ten ‘Demirağ’ soyadını aldı. 1931’de İstanbul Boğazı’na köprü, Keban’a baraj projeleri hazırlattı. 1936’da ‘Yabancı lisansla uçak yapmak kopyacılıktır. Onlar eski modeller için lisans veriyor, yeni icatlarını saklıyorlar’ diyerek yerli milli uçak üretimine girdi. Yolcu uçağı üretti. İlk siparişi 1938’de THK verdi. Ancak son testte yaşanan kaza üzerine THK siparişi iptal etti. Kanun çıkarılarak yurtdışına uçak satışı yasaklandı; İspanya, İran ve Irak’tan alınan siparişler engellendi. Şirket kapandı. Demirağ, 13 Kasım 1957’de vefat etti.

Şakir Zümre: 1885 doğumlu. Mareşal Fevzi Çakmak’ın akrabası. İsviçre’de hukuk okudu, Bulgar Meclisi’nde Türk milletvekili seçildi. Kurtuluş Savaşı’na silah, mühimmat ve teknisyen desteği verdi. Cumhuriyet’le birlikte Türkiye’ye yerleşti, ilk özel sektör savunma sanayi şirketini kurdu, ilk yerli savaş bombalarını üretti. ABD’nin ‘silah yardımı’ bahanesiyle başlattığı bağımlılık ilişkisi sonucu fabrikalarını kapattı, ‘soba’ üretmek zorunda kaldı. 1966’da vefat etti.

***

Hepsi de ‘siyaseten’ engellenmiş, ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrası kurduğu ‘bağımlılık’ ilişkisine feda edilmiş girişimlerdi.

Bugün özellikle savunma sanayii ve iletişim teknolojilerinde Türkiye’de atılan adımlar ‘devlet’ tarafından el üstünde tutuluyor, destekleniyor.

Yine o günlerin siyasi kafası ve ‘bağımlılık’ isteyen ABD ve Avrupa ülkelerine rağmen...

O yüzden bu kahramanları çocukların, gençlerin kahramanı yapmak çok önemli.

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları