Yazarlar

Hüseyin Besli

Hüseyin Besli

atifhuseyin@gmail.com

Bu kadar cahil olamazsınız! Çok ayıp

1

Onca yaşına başına yakışıyor mu, Mustafa Kemal'e din hakkında fetva verdirip onunla dindarları ve dahi Ak Partilileri dövmeye kalkışmak...

Fikret Bila son günlerin -nedense- moda tartışması laiklik meselesine bodoslama bir giriş yapmış, kendinden ve elindeki argümanlardan emin bir şekilde;

Nasıl emin olmasın ki; Atatürk'ün ağzından konuşarak giriyor konuya.

Ne demiş Atatürk: "Din Allah'la kul arasında bağlılıktır. Softaların din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi medet umanlar iğrenç insanlardır."

Sayın Bila, Allah aşkına bu nasıl bir zavallılıktır;

Onca sekülerleştirdiğiniz Mustafa Kemal'i din hakkında fetva veren bir softaya çevirmişsin...

Hiç değilse Mustafa Kemal'in doğru-dürüst, dil bilgisi kurallarına uygun, bir mantık örgüsüne sahip bir cümlesini bulup yazsaydın.

Hadi bulamadın, şu alıntının sağını-solunu biraz düzeltseydin.

Önümüze sürdüğün metin üç cümleden oluşuyor. Ne var ki üç cümlenin birbiriyle bağlantısı yok, metnin bir akıcılığı yok, bütünselliği yok, anlam birliği yok, yok, yok, yok...

Bütün bunlar bir tarafa ilintilendirdiğin olayla hiçbir ilgisi yok.

Anlaşılan o ki; Mustafa Kemal Atatürk'ü ve CHP'yi din konusunda korumak kollamak iste mişsin.

Bilmiyorum hiç utandın, sıkıldın mı; ne Atatürk'ün ne de CHP'nin dinle sorunları yoktu... demişsin.

Eğer bunları inanarak yazıyorsan o zır cahillerden birisi de sensin...

Ama ben zannetmiyorum. Bu kadar cahil olamazsın.

Kastı mahsusu olarak böyle davranıyorsanız,

Millete düşmanlığınızı sürdürebilmek için her şeyi mubah görüyorsunuz.

2

Üzerinde tepinmekten bıkmadığınız cumhuriyet tarihini dahi bilmiyorsunuz.

Öyle ise, bir iki dokunuşla kimi tarihi hatırlatmalarda bulunalım.

Öncelikle şunu tespit etmeliyiz.

Öyle, hayatının bir döneminde ettiği bir laf üzerinden hayatının tamamına teşmil edilecek bir tanımlamanın dışındadır Mustafa Kemal.

Mustafa Kemal Atatürk'ün din ile ilişkisi durumsal/tarihsel zamana ve şartlara göredir.

Öncelikle bilinmelidir ki; Osmanlı'nın son dönem Harbiye'sinde ve Tıbbiye'sinde eğitim görenlerin kahir ekseriyeti genel ifadeyle pozitivisttir yani dine mesafeli hatta din karşıtıdır.

İstisnalar tabii ki vardır. Ancak hiçbir tarihi okuma, araştırma bize Mustafa Kemal'in o istisnalardan biri olduğunu göstermez, aksine genel yapının içinde zikreder ısrarla.

Buna rağmen;

Mustafa Kemal İstiklal Mücadelesi başlangıcında sanki koyu bir Müslümandır. Anadolu insanının Kuvayı Milliye'ye destek vermesi için dine belki de gerektiğinden fazla abanır.

Bu cümleden olarak halkı irşat etmesi için merhum Mehmet Akif'i bizzat kendisi Ankara'ya davet eder.

(Başka hiçbir kaynakta görmedim. İpek Çalışlar, Latife isimli romanında Fikriye'nin ağzından Mustafa Kemal'i gençlik (eğitim) yıllarında her İstanbul'dan Selanik'e gelişinde, annesinin elini dahi öpmeden bir-iki gece tekkede yatırır. Bu hususu da buraya derç etmek istedim.)

23 Nisan 1920 yılında Meclis'in açılması -Bilagillerin söylemiyle- dinin kullanılmasının -bu 'kullanma' istismarı da içermektedir- zirve yaptığı anlardan birisi belki de en birincisidir.

Kurtuluş Savaşı devam etiği sürece bu tavırda devam eder.

Çünkü savaşlardan yorgun düşmüş Anadolu çocuklarını yeniden askere almanın ve yokluk içinde bu askerleri cepheye sürmenin başka türlü mümkün olmayacağına inanmaktadır.

Bu birinci aşamadır.

(Devam edecek)

Hüseyin Besli Diğer Yazıları