Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

Ekonomik sorun ve sosyal politikalar

Vedat Bilgin tüm yazıları

Ekonomide dalgalanmaların yaşandığı devirler, sıkıntılı dönemlerdir; bu zamanlarda büyüme oranlarının düşmesi, durgunluk, yatırımların azalması, enflasyon etkisiyle refah düzeyinin gerilemesi, işsizlik gibi olaylar en çok kimi etkileyecektir? Bundan en başta toplumun yoksulları, en alttaki sosyal gruplar, işsizler, gençler, küçük işletmeler ve elbette başta işçiler olmak üzere bütün çalışanlar etkilenir.  

Orta ve büyük işletmelerin, orta sınıfların bu süreçlerde etkilenmediğini söylemek elbette mümkün değildir fakat göreli olarak sıkıntı toplumsal tabakalar piramidinde yukardan aşağıya doğru gittikçe daha çok hissedilecektir. Aynı şeyi büyüme süreçlerinde de tersinden izlemenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Yani refahın artışının hissedilmesi alt gruplarda daha fazla olmak üzere yukarıya gittikçe azalan oranda gerçekleşir. 

CARİ AÇIKSIZ BÜYÜME 

Türkiye ekonomisinde yaşanan çalkantının belli ölçüde kontrol altına alındığını döviz ve para piyasalarında belli bir aralıkta denge sağlanacağını, özellikle Merkez Bankası’nın da sorumluluk alarak ekonomik mücadelede aktif tavır almasıyla sürecin daha iyi yönetilir hale geldiğinin görülmesi gerekmektedir. Üzerinde ısrarla durduğum mesele Türkiye’nin 2000’li yıllarda ekonomide yaşadığı yapısal dönüşümün neticesi olarak artık döviz üzerinden bir krize düşmesinin zor olduğudur. 

Neden mi? Çünkü bu tarihe kadar hem üretim yapısı bakımından, hem turizm gibi yabancı para kaynağı yaratma kabiliyeti düşük olan yapısal kısırlık aşılmış, bilhassa ihracat gelirleri gibi döviz yaratan iktisadi bir aşamaya geçilmiştir. O halde ekonomide yaşanan sorun, belli bir süre içinde aşılacak hatta önemli bir ‘model değişimiyle’ birlikte yapıyı daha ileri bir seviyeye taşıyacaktır. O çok sözü edilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen ‘ihracata dayalı büyüme’ artık mümkün hale gelmektedir. Başka sebepleri de olsa ekonomi yönetiminin başındaki Bakan Berat Bey’e yönelik saldırıların arkasında bu ‘model değişimine’ gitmenin önemli bir payının olduğunu söyleyebiliriz. 

SOSYAL DAYANIŞMA 

Bütün bunlar yaşanırken toplumun bütün kesimlerinin ekonomik dalgalanmalardan aynı düzeyde etkilenmediği göz önünde tutularak, ilk dikkat edilmesi gerekenin ekonomik politikaların sosyal politikalarla birlikte yönetilmesi gerekliliğidir. 

Burada birkaç husus bulunmaktadır: Bunlardan ilki, ekonomiyi yeniden büyüme sürecine sokacak politikalar için gerekli toplumsal desteği verecek piyasa dinamizmini sağlamaktır. Burada küçük ve orta ölçekli üreticilerin ayakta kalmasını sağlayacak belli bir rasyonalitesi olan faiz/kredi mekanizmasını işletmek hem üretim kaybını hem de geniş bir istihdam kaybını önleyecektir. İkincisi, toplu sözleşme mekanizmasıyla çalışanların refah düzeyini aynı zamanda talep gücünü koruyacak bir ücret politikasıyla, geniş örgütlü bir grubun ekonomiye katkı yapacak bir çalışma motivasyonuyla üretim sürecine katılımını sağlamak.  

Bunun en önemli kazanımı ise ülkenin zor şartlarda dahi emeği/çalışanları gözeten bir sosyal adalet anlayışını ortaya koymasıdır ki, bu sosyal dayanışma duygusunu kuvvetlendiren bir yaklaşım olacaktır.

Vedat Bilgin Diğer Yazıları