Yazarlar

Vedat Bilgin

Vedat Bilgin

vedat.bilgin@aksam.com.tr

26 Ağustos'tan 30 Ağustos'a

Vedat Bilgin tüm yazıları

Bazı gün ve tarihlerin millet hayatındaki önemi hayatidir. Milletleşme süreci aynı zamanda ortak tarih bilincinin kolektif olarak inşa edildiği bir süreçtir; bu bakımdan bu tür tarihsel dönüm noktaları olan günleri anmak, sadece sembolik bakımdan değil kolektif hafızada bu bilincin canlı tutulması bakımından da değerlidir.

Biz Türkler, ne 26 Ağustos 1071 de yaşanan o büyük destansı olayı ne de 30 Ağustos’ta yaşanan Milli Mücadele’nin zafer gününü sıradan olaylar gibi görebiliriz. Bunlardan ilki bu toprakların vatan haline gelmesi için Anadolu’nun kapılarının açılmasını, ikincisi ise bu vatanda bağımsız bir devlet sahibi olma iradesinin tarihe kaydedildiği gündür. Sultan Alpaslan ile Mustafa Kemal Paşa’nın Gazi unvanları elbette tesadüfen edinilmiş sıfatlar değil tarihsel olarak bir büyük misyonu yerine getirmiş olmanın neticesidirler.

ŞARK MESLESİ

Günümüzde etrafımızda yaşananlara bakıp, ‘ bu kadar da olur mu, nasıl olurda Yunanistan Akdeniz’de Türkiye’nin hiçbir hakkı yoktur üstelik bütün Ege denizi benim diyebilir’ diye soruyor ve cevap ‘Yunanistan’ın Batı’nın şımarık çocukluğuna’ bağlanarak veriliyorsa durum anlaşılmamış demektir.

Batılılar için ‘Doğu sorunu’ ya da eski ifadesiyle ‘Şark Meselesi’ Türklerin Anadolu’ya adım atmasıyla başlamıştır; bunu unutmadıklarını unutmayacaklarını da bilmek mecburiyetindeyiz.

Daha düne kadar Avrupa Birliği ideallerinden bahsedenleri hatırlayan var mı : ‘Ulus-devletlerin sonu gelmektedir, artık milletlerin yerini çok kültürlü yeni bir siyasal bütünleşme formasyonları almaktadır; ikinci bir sınıf üyelikte olsa AB’ye katılmak bu treni kaçırmamak lazımdır. Ya AB kriterleri etrafından yeni bir çağa girmeyi kabul edeceğiz ya da ebediyen Batı’nın insanlık, adalet, barış gibi değerlerinden uzaklaşacağız; bu sebeple birliğe katılmak için ne istiyorlarsa yapalım. Onların istekleri kendileri için değil bizim iyiliğimiz içindir; hangi etnik topluluğa siyasal özerklik verilsin diyorlarsa, hangi dini gruba hukuki/dini özerklik verilsin diyorsalar verelim; AB bölmez birleştirir.’ Dün bunları söyleyenlerin sadece cehalet veya saflıktan böyle konuştuklarını düşünecek kadar saf olmak mümkün müdür!

AYLARDAN AĞUSTOS

Bugün, etrafımızda Türkiye’ye karşı neyin ittifakı yapılmıştır? Onlar ‘Akdeniz’in doğal kaynakları, çıkacak petrolü de gazı da Yunanistan’ın, yani bizimdir demektedirler; Ege denizinde Akdeniz de Türkiye’nin hakkı olamaz iki deniz de bütün adalar gibi Kıbrıs’ta Yunanistan’a yani bize aittir demektedirler. Doğru görelim Yunanistan ‘şımarık çocuk değil’ Avrupa’nın bir parçasıdır ve onlar açısından şark meselesi hâlâ çözülmediği için Türklerin önüne konulan proje AB üyeliği değil yeniden Sevr (Serves) planıdır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi elbette yeniden yırtılacaktır.

26 Ağustos’tan 30 Ağustos’a uzanan tarihsel çizgi bu milletin kader çizgisidir; Türklerin bu topraklarda yaşama hakkını elinden almak onları sömürgeleştirmek vatanlarını parçalamak isteyenlere Gazi Paşa’nın gösterdiği adres Akdeniz’dir. 30 Ağustos zaferi bağımsız Türkiye’nin yolunu aydınlatmaya devam etmektedir. Bugün Türkiye doğru yerde duran, daha güçlü bir ülkedir.

Vedat Bilgin Diğer Yazıları