Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Yukarı Karabağ'a dair veriler

Dondurulmuş çatışmalar her an patlamaya hazır birer bomba gibidir. Yukarı Karabağ’da on yıllardır devam eden Ermeni işgali de bundan istisna değil. Periyodik olarak Ermenistan’ın ateşkes ihlalleri sonucunda çatışmalar çıkar, uluslararası toplum “itidal” çağrısı yapardı. Ermenistan bu “itidal” çağrılarını ve uluslararası toplumun “tarafsız görünen tarafgirliğini” işgalini derinleştirip kalıcılaştırmak için bir açık çek olarak gördü. Azerbaycan uluslararası hukuka göre haklı ve mağdur taraf olmasına ve normal şartlar altında Ermenistan’ı kolayca etkisiz hale getirebilecekken itidalli taraf oldu. Ermenistan ise Rusya’dan aldığı destekle işgal ettiği ve etnik temizlik yaptığı Yukarı Karabağ topraklarını askeri açıdan tahkim etmeyi seçti.

Yine Ermenistan’ın siviller de dahil olmak üzere Azerbaycan’ı hedef almasıyla başlayan son çatışmalar, Yukarı Karabağ’da yeni bir paradigmayı tetikledi. Azerbaycan hiçbir zaman olmadığı kadar kendinden emin bir şekilde işgal altındaki topraklarını özgürleştirmek için geniş kapsamlı operasyon başlattı. Son çatışmaların başlamasıyla birlikte, Ermenistan ve müttefikleri tarafından yoğun bir dezenformasyon kampanyası da başladı. Tıpkı PKK gibi Ermenistan da eski fotoğraflara, montaja ve mesnetsiz iddialara başvuruyor. Bu “fake news” bombardımanı altında yapılacak tüm tartışmaların temel alması gereken bazı veriler var.

Bunların ilki, bahsettiğimiz toprak parçasının Azerbaycan toprağı olduğudur. Yani çatışmalar Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarında geçmektedir. BM kararlarının da işaret ettiği gibi Ermenistan işgalci güç, Azerbaycan da kendi topraklarını özgürleştirmeye çalışan bir devlet statüsündedir.

İkincisi, Ermenistan’ın söz konusu topraklarda şimdiye kadar sayısız katliam ve etnik temizlik operasyonlarına başvurduğudur. Hocalı başta olmak üzere birçok Azerbaycan köyünde Ermeni çetelerin saldırıları sonucunda 1 milyonu aşkın Azerbaycan Türkü “kaçkın” statüsüne girmiş, topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır.

Üçüncüsü, daha önce de defalarca olduğu gibi bu sefer de kırılgan ateşkesin Ermenistan tarafından bozulduğudur. Çünkü Ermenistan Yukarı Karabağ’daki işgalinin muhkem olduğunu, Rusya, İran, Fransa gibi devletlerin kendisine açık çek verdiğini ve uluslararası toplumun kendisini desteklediğini düşünmektedir.

Dördüncüsü, Ermenistan’ın kendi kapasitesiyle Azerbaycan’a karşı durmasının mümkün olmadığıdır. Ermenistan müstakil bir devlet olmaktan ziyade Rusya’nın bir vekili olarak hareket etmiş, bu desteği Azerbaycan’a karşı caydırıcı bir güç olarak kullanmıştır. Rusya da söz konusu topraklara enerji, lojistik ve ekonomik açılardan verdiği önem sebebiyle Ermenistan’ın işgalini destekleyegelmiştir.

Beşincisi, AGİT bünyesinde kurulan Minsk Grubu’nun, Yukarı Karabağ işgaline çözüm bulmaktan çok uzak olduğudur. Eş Başkanlıklarını ABD, Fransa ve Rusya’nın yaptığı Grup, sorunun bir parçasıdır; zira her üç ülke de Ermenistan yanlısı bir tavır sergilemekte ve yukarıda sunulan verileri göz ardı etmektedir.    

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları