Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Kritik G-20 görüşmeleri

Ufuk Ulutaş tüm yazıları

Amerika’yla ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair siyasa önerileri kıtlığı yaşanmaz. Türkiye’de herkesin bir fikri vardır. Belli konularda farklılaşsa da ideolojik ayrımları aşan ortak noktaların olduğunun da altını çizmek gerek. Türkiye’nin milli güvenliğine ilişkin konular bu ortak noktalardandır. Siyasi liderlerin ne söylediklerinden bağımsız olarak, Türkiye’nin vasatı, siyasi farklılıklarını bir kenara bırakıp bu konularda fikri örtüşme yaşarlar. Son zamanlarda sıklıkla konuştuğumuz Türkiye’nin hava savunma sistemlerine olan ihtiyacı da bunlardan birisidir.  

Genelde savunma sanayii özelde hava savunma sistemlerinin de dahil olduğu hava kabiliyetlerimizi geliştirecek konularda Türkiye’de büyük bir mutabakat var. Marjinal kişi ve klikleri kenara koyarsak, Türkiye’nin bu sistemlere olan ihtiyacını yadsıyacak neredeyse kimse yoktur. Ya da Türkiye’nin örneğin İHA-SİHA’lar konusundaki atılımlarını olumlu bulmayan da yoktur. PKK ile mücadelemiz, Ortadoğu menşeili, sınır hattımız boyunca artan tehdit algısı ve dünyanın belirsizlikler üzerinde ilerlediği düşüncesi Türkiye’nin havadan gelecek tehditlere karşı hazır olması gerektiği fikrini herkesin zihnine yerleştirdi. Diğer bir deyişle hava savunma sistemleri konusunda Türkiye’nin milli çıkarlar doğrultusunda ilerlemesini isteyen kitle büyük çoğunlukta.  

S-400 tartışmalarını bu açıdan da değerlendirmek lazım. Yurtdışında bazı çevrelerin ısrarla Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacını, ‘eksen değiştirme’ sığlığıyla değerlendirme gayretlerinin anlamsızlığını kamuoyunun genel eğilimi faş etmekte. S-400 meselesini siyasi bir tercihe indirgemek, arkasındaki gereksinimi ve bununla birlikte geldiğimiz noktadaki opsiyon eksikliğini dikkate almamak faydasız bir kolaycılıktan ibaret. Halkın büyük çoğunluğu, Türkiye’nin senelerdir bu yöndeki uğraşlarının ABD nezdinde karşılık görmediğini, bu ihtiyacın giderilmesi konusunda attığı adımların Kongre kartıyla ötelendiği, an itibarıyla Türkiye’nin önüne kabul edilebilir ve egemen devletleri tatmin edecek bir teklifin dahi koyulamadığını, aksine S-400’ü örneğin F-35 gibi dosyalarla bağlamak suretiyle Türkiye’nin milli güvenliğine halel getirecek adımların atıldığı, yani kısaca ABD’nin Türkiye’ye karşı müttefiklik hukukunun içini doldurmadığını biliyor. Türkiye’nin S-400’ler konusunda teknik ekip kurma teklifinin Trump tarafından kabul edilmesine rağmen Washington’da bürokratik ayak diremeyle karşılaştığını okuyor.  

Bu açıdan baktığımızda ABD’nin, S-400’leri Türkiye’ye yönelik siyasi baskı aracı olarak kullanmasının özellikle iç siyasette bir karşılığının olmadığını bilmesi gerek. Türkiye’ye dair yüzeysel iç politik okumalar ve bölgeye dair miyopik ‘stratejik’ hesaplamalar ABD’ye kazandırmıyor, kaybettiriyor. G-20 marjında kritik görüşmelerin yapılacağı şu günlerde Trump’ın ‘Türkiye dosyasındaki’ klişeleri ve sığ okumaları göz ardı etmesi ve inisiyatif alması herkesin menfaatine olacak.

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları