Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

İdlib'de dört boyutlu satranç

Ufuk Ulutaş tüm yazıları

İdlib’de, hatta Suriye ve ötesinde kritik günlerden geçiyoruz. Askerlerimize yönelik hain saldırının ardından Türkiye, askeri tarihte eşine az rastlanır (hatta eşsiz) bir metotla sahaya ağırlığını koymaya başladı. Silahlı İnsansız Hava Araçlarını (SİHA) tandem bir şekilde Suriye’nin kuzeybatısında uçurup, hem askerimizi şehit eden hem de yıllardır masum sivillere yönelik katliamlar yapan rejim ve yanlılarına karşı ezici bir üstünlük elde etti, ezberleri bozdu. Daha açık bir ifadeyle Türkiye bu bölgede çatışmaların sadece seyrini değil aynı zamanda tabiatını da değiştirdi.

Suriyeli muhalifler ve siviller karada senelerdir kısıtlı imkanlarına rağmen direndiği rejim unsurlarının hava saldırılarından kaçamıyordu. Hava üstünlüğünü elinde tutan rejim unsurları ise karada elde edemediklerini, ayırt etmeksizin kullandıkları hava saldırılarının verdiği lüksle kapatmaya çalışıyorlardı. Suriye iç savaşının hikayesi tam da buydu. Tüm imkanlarına rağmen hava gücü tekeli olmadan ilerleyemeyen bir rejim ve imkansızlıklarına rağmen direnen bir muhalefet. Son birkaç gündür ise dünyanın en etkin SİHA filolarından birisine sahip Türkiye, rejimin bu lüksünü elinden alırken, rejimi ve destekçilerini hava gücü karşısında defansif konuma soktu.

SİHA’ların muazzam hassasiyetle imha ettiği rejim unsurlarının maddi ve manevi çöküntüye girmesi, Suriye’nin kuzeybatısında oyunun kurallarını değiştirdi. Türkiye hem kullandığı metotla hem de hedef aldığı unsurların mahiyetiyle, rejim tarafına net mesajlar gönderdi. Henüz hava kabiliyetlerimizin kısıtlı bir kısmını kullanmamıza rağmen sahada dinamiklerin bu denli değişmesi, kendi güvenliğini sağlamak konusunda Türkiye’nin atabileceği adımların da habercisi oldu. Diğer taraftan ise senelerdir tek amacı kendi güvenliğini ve Suriye’deki masum insanların selametini sağlamak olan Türkiye, sahadaki rejim unsurlarının kompozisyonunu (Fatimiyyun, Zeynebiyyun, Kaplan Kuvvetleri vs.) yakından takip ettiğini de hedef çeşitliliğiyle göstermiş oldu.

Sahada paradigma değişirken, Başkomutan ve Hariciye yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. Bu trafik sadece yoğun değil aynı zamanda çok boyutlu. Bir taraftan rejimin hamisi Rusya ile en üst seviyeden görüşmeler yapılıyor, diğer taraftan ise ABD, AB ve NATO dahil çok boyutlu bir diplomatik angajman yürütülüyor. İçerideki köstek çabalarına rağmen, hem sahadaki hem de masadaki kararlılık devam ediyor. Uluslararası ilişkilerde dört boyutlu satrancın çarpıcı bir örneği sahne alıyor.

Türkiye sabırlı bir ülke ve İdlib’e yönelik gündeminin güvenlik ve insani durumla sınırlı olduğu da açık. Her ikisine halel geldiği zaman neleri göze alabileceği ve kapasitesini sahaya nasıl yansıtabileceğine dair küçük bir örnek verdi. Kapasitenin bundan sonraki aşamalarını “köpeksiz köyde değneksiz gezenler” düşünsün.

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları