Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Corona'yla mücadelede Türkiye'nin kozları

Coronavirüs bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini devam ettiriyor. Daha önceki yazılarımda Corona ile mücadelede devletin önemine vurgu yapmıştım. Tabi ki milletin tedbirlere uyması kritik öneme haiz; bununla birlikte devlet aygıtı bu tür salgınlarla mücadelede fark yaratıyor. Bu sebepten devlet kurumları güçlü olan ülkelerin mücadelede daha avantajlı olduğunu söylemek mümkün.

Türkiye’nin mücadelesi yoğun bir şekilde devam ediyor ve bu süreçte Türkiye’nin temayüz etmesine sebep olan birkaç tane avantajı var. Bunlardan ilki yukarıda da bahsettiğim üzere güçlü bir devlet aygıtına sahip olması. Tepenin projekte ettiği irade ve koordinasyon kabiliyeti, görev dağılımını ve alınan kararların uygulamaya sokulmasını sağlıyor. Bu tür bir salgınla mücadelede başat rol oynayan karar alıcı Cumhurbaşkanlığı ve altındaki bakanlıkların hazırlık düzeyi oldukça iyi. Türkiye’de devlet kendisini bu tür durumlarda oldukça güçlü bir şekilde hissettiriyor. Mevcut tabloyu mukayeseli düşünürseniz Türkiye’nin durumunu daha iyi anlamlandırırsınız.

İkinci avantajımız sağlık sistemimizin gelişmiş olması, daha önce bu alanda atılan şehir hastaneleri gibi alt yapı yatırımlarının bugün önümüzü açması, çok kaliteli sağlık çalışanlarımızın olması, sağlık sistemimizin insan merkezli ve halkın erişebilirliğinin yüksek olmasıdır. Yoğun bakım kapasitesinden tedavinin ücretsiz olmasına kadar, Türk sağlık sistemi bu süreçte diğer birçok örnekten ayrıştı. Sağlık sisteminin tamamen çöktüğü ya da insanların fatura korkusundan hastaneye gitmekten kaçındığı Batılı örnekler, bu yatırımların ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.

Bir diğer avantaj, kendi kendine yeterbilirliğimiz. Hem sağlık ihtiyaçlarımızın kendi imkanlarımızla karşılanması, hem de gıda tedarik zincirinin korunması bu dönemde elimizi güçlendiren unsurlardan. Ülkeler Corona sonrasındaki dönemde bu iki konuda Türkiye’nin seviyesine gelebilmeyi stratejik öncelik olarak benimseyecekler. Türkiye ise üzerine koyup ilerleyecek. Toplumsal dayanışmanın yüksek olması da (‘Biz bize yeteriz’ kampanyası bunun en iyi örneklerinden), ekonomimizin ‘direngen’ bir yapıya sahip olması da hakeza kendi kendimize yetebileceğimizin göstergesi.  

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları