Yazarlar

Turgay Güler

Turgay Güler

Kemal Bey'e karartma uygulansın

Turgay Güler tüm yazıları

Tüm dünyanın gözü yarın İstanbul’da olacak.

Sultanahmet’te.

Ayasofya Camii’nde.

Tüm dünya canlı yayınlayacak.

Saatlerce yorumlar yapılacak.

Tüm Türkiye yarın Sultanahmet’e akacak.

Mahşeri bir kalabalık göreceğiz.

Tamı tamına 14 yıl evvel gördüm bu sahneyi. İlk kitabım Mehdix’de kaleme aldım.

Birebir.

Neyse, meselemiz nasıl isabet kaydettiğim değil.

Meselemiz Kemal Kılıçdaroğlu.

Yine mi demeyin Allah aşkına.

Evet yine!

Yarın kılınacak ilk Cuma namazı için Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Kemal Kılıçdaroğlu’nu bizzat arayarak davette bulundu.

Bu tarihi anın, ortaya çıkacak tarihi fotoğrafın içinde yer almasını istedi.

Her şey bir yana; siyaset bir yana, kavga bir yana, kutuplaşma bir yana…

Tüm samimiyetimle söylüyorum, ne de güzel olurdu davete icabet etse.

Ne de güzel olmuştu 15 Temmuz sonrası Yenikapı’ya geldiğinde. İte kaka, zorla getirildi. İstemeye istemeye geldi. Ama geldi. Ama sonra kendini inkâr etti. Yazık oldu.

Kendini inkâr etti’ derken sakın ha yanlış anlaşılmasın; Yenikapı’ya gelen ‘kendini’ inkâr etti. 15 Temmuz gecesi tankların önünden geçip belediye başkanının evine sığınan, direnişe zerre katkı vermeyen ‘kendini’ inkâr etmiş değil!

Kemal Bey Ayasofya davetini geri çevirdi. İddia ediyorum başka şansı yoktu. Zira davete icabet etse CHP Genel Başkanlığı koltuğunu elinden alırlardı!

Vallahi alırlardı.

Mesela 15 Temmuz’a ‘tiyatro, kurgu’ demeseydi yine koltuk giderdi.

Libya’ya karşı çıkmasaydı da!

Suriye’nin kuzeyinde yaptığımız harekâtlara da!

Koltuğu elinde tutması için Doğu Akdeniz’deki varlığımıza da karşı çıkma mecburiyeti vardı. Dahası Hafter’in yanında saf tutma mecburiyeti de.

Yoksa o koltuğu verdikleri gibi alırlardı.

Başka!

MİT TIR’ları kumpasında da rol almalıydı.

FETÖ’nün medyasının, bankasının, şirketlerinin önünde nöbet tutmalı, savunmalıydı.

17/25 Aralık tapelerini suç olduğunu bile bile partisinin grubunda okumalıydı.

FETÖ operasyonlarının sesi olmalıydı.

Yoksa koltuk giderdi. Anlaşma bozulurdu.

Bana inanmayan varsa gidip Yılmaz Ateş’e sorsun, Mehmet Sevigen’e sorsun, Şahin Mengü’ye sorsun. Yahut Yıldıray Sapan’a sorsun. Olmadı Önder Sav’a sorsun.

Hepsi de af buyurun deve dişi gibi CHP’liler.

Neyse!

Şimdi bir tarafta ‘davet gelirse giderim’ diyen Muharrem İnce, bir tarafta davet gittiği halde ‘kameralar önünde namaz’ kılmam diyen Kılıçdaroğlu.

Yeri gelmişken söyleyeyim; Muharrem İnce ‘davet gelmese de giderim, ezan bir davettir’ anlamına gelecek açıklamalar da yaptı. Hakkını yememek gerek. Ama yine de davet edilmiş olsa fena olmazdı kanımca; şayet edilmediyse.

Ama ne oldu? Bu arzusu, bu heyecanı İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu tarafından aşağılandı. ‘Hepimizin yerine Muharrem İnce gider’ denilerek üstü kapalı alay konusu edildi. Öyle ya Muharrem İnce’nin ne işi olurdu Ayasofya’da?

Kaftancıoğlu’nu kınıyor, Muharrem İnce’yi de alkışlıyorum.

Gelelim şu ‘kameralar önünde namaz’ meselesine. Kemal Bey bu nasıl çirkin bir yaklaşım Allah aşkına? Tamam, gitmiyorsunuz yahut gidemiyorsunuz ama niçin kirletmeye çalışıyorsunuz?

Demek istiyor ki orada namaz şov yapılacak!

Yemin ediyorum ayıp ediyorsunuz!

Bu milletin bir büyük rüyası gerçek oluyor, ne olurdu o sevince ortak olsaydınız? Ne kaybederdiniz?

Üzülerek ifade edeyim ki siz bu milletle aynı rüyayı görmüyorsunuz ve hiçbir zaman da görmeyeceksiniz.

Maalesef!

Kamera olmasa gidecek miydiniz?

Yahut birileri sizi orada görür diye mi korkuyorsunuz?

Nedir Allah aşkına?

Yahu Ayasofya açılmış, ilk Cuma namazı kılınacak, tarihi bir an, önemli, değerli…

Kameralar sizin ya da oradakilerin kılacağı namaz için konuşlanmayacak!

Ayasofya camiye dönüştürüldüğü için orada olacak.

Neyse birkaç okkalı söz daha edecektim ama bu tarihi günün hatırına susuyorum.

Ve son bir not.

Diyorum ki, şöyle bir ara formül bulunabilir mi?

Kemal Bey’e hiçbir kameranın kendisini çekmeyeceğine dair bir söz verilse. Kemal Bey’e karartma uygulansa. Bu garanti edilse, gelir mi acep?

Ne dersiniz? 

Turgay Güler Diğer Yazıları