Yazarlar

Turgay Güler

Turgay Güler

turgayguler@hotmail.com

Bal gibi darbe girişimi!

Turgay Güler tüm yazıları

Her şey o bir tek kare fotoğrafı alabilmek içindi! 

Zira bütün plan o fotoğraf karesi üzerine inşa edilmişti. 
Sözüm ona, o fotoğraf karesi 17/25 Aralık darbesine meşruiyet kazandıracaktı! 
Dünya medyasında o fotoğrafı birinci sayfalara gömülecek, ajanslar son dakika gelişmesi olarak servis edecekti. 
CNN’ni, BBC’si günlerce o fotoğrafı döndürüp duracaktı. 
Böylece darbe gerçekleşmiş, Türkiye’de bir dönem sona ermiş olacaktı. 
Bir sonraki cümleyi aklımdan dahi geçirmek istemiyorum. 
Bırakın telaffuz etmeyi, düşünmek bile ürkütücü. 
Türkiye için tam bir felaket! 
Paralel yapı, akıl planında her şeyi düşünmüş, kurgulamıştı. 
Bakanları, oğulları, işadamları, müteahhitleri… Hepsi ama hepsi büyük plan içinde sadece teferruattı. 
Bir başka ifadeyle algı operasyonunun bir parçası. 
İnancım odur ki, olacaklardan Kemal Bey’in önceden haberi vardı. 
Bu inancımı da yine bu sütunda birçok kez temellendirdim. 
Bir tek yalanlama gelmedi! 
Sadece Kemal Bey mi? Hayır! 
Birçok yabancı gizli servis de plandan haberdardı. 
Artık geriye bir tek o fotoğraf karesini hazırlamak kalmıştı. 
Peki, neydi o? 
Bilal Erdoğan’ın kolu kelepçeli fotoğrafı.  
Recep Tayyip Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutunun çevresi paralel yapının muhabirleriyle kuşatılmıştı. 
Gezici medya da yine aynı yerde pozisyon almıştı. Zira olacaklardan onların patronları da haberdar edilmişti. 
Eller deklanşörde, heyecanlı bir bekleyiş başladı. 
O sıra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde kıyamet kopuyordu. Paralel yapıya mensup gözü dönmüş polisler, “Tayyip’in de koluna kelepçe takacağız, göreceksiniz!” diye volta atıyordu. 
Bazı polis müdürleri, “Bilal’i gidip ben alacağım, gerekirse çatışırım” diyordu. 
Çünkü emir “büyük” yerdendi. 
“Kocamış abiden”! 
Gözü dönmüş o polis müdürleri öylesine inanmışlardı ki, az sonra o fotoğraf karesi elde edilmiş ve Tayyip Erdoğan da “dönemin” başbakanı olarak tutanaklarda yerini almış olacaktı. 
Gerçi o tutanak önceden hazırlanmıştı bile! 
Peki, sonra ne oldu? 
Paralel yapının Bilal Erdoğan’a kelepçe takma planını İçişleri Bakanı Efkan Ala bozdu. Özel harekâtçılara verdiği “Recep Tayyip Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutuna yaklaşanı vurun” talimatı hevesleri kursaklarda bıraktı. 
Gelelim şimdi asıl meseleye. 
Evet, çok açık bir şekilde bu bir darbe girişimidir. 
Yolsuzluk iddiaları işin bahanesidir. 
İşte ispatı! 
17 Aralık operasyonunun ardından Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan Bayraktar için ne demişti? 
“Delikanlı adam”! 
Evet,o gün Kemal Bey, Erdoğan Bayraktar için “delikanlı adam” diyor ve kefil oluyordu. 
Bugün ne diyor? Hırsız! 
Kemal Bey o gün Zekeriya Öz’e de kefil oluyordu. 
Peki, Öz için 17 Aralık öncesinde ne diyordu? Yazmaya kalksam bu sütun yetmez! 
Uzun lafın kısası. 
Tüm mesele iktidarı devirmekti. Yolsuzluk-molsuzluk işin numarasıydı. 
Adliye önünde bildiri dağıtmakla ünlenen Savcı Muammer Akkaş, “17/25 Aralık bir darbe girişimidir” dediğim için beni mahkemeye vermiş. 
Ona neyse? 
İsterse yine versin! 
17/25 Aralık bir darbe girişimidir. 
Ve son bir not. 
Hiç kimsenin hırsızlığı savunduğu yok. 
Adı geçen bakanlar yahut oğulları bir yolsuzluğa bulaşmışlarsa, mahkemeler orada. 
Gitsinler hesabını versinler. 
Mahkemelerde hesabını sorsunlar. 
Ama şunun da cevabını versinler. 
Erdoğan Bayraktar bir gün hırsız, ertesi gün delikanlı adam nasıl oluyor? 

Turgay Güler Diğer Yazıları