Yazarlar

Taceddin Kutay

Taceddin Kutay

Zırnık

Aquinalı Thomas bir devrim yaptı, Aristoteles’i yeniden keşfetti.

Kimsenin bilmediği bir kimse değildi Aristoteles.

Ancak Thomas inancın merkezine soktu Yunan Hakîmini.

İki kere iki dört eder dedi.

Tanrı matematik hesaplarla, akılla anlaşılır dedi.

Din rasyonel bir şeydir dedi.

Bunun haricinde bir dindarlığa kapıyı kapattı.

Böylelikle Batı aklı, bir somun ekmek ile iki kişiyi doyuran bir Tanrı’ya iman etti.

Bir somun ekmek iki kişiye yeter.

Neticede kalori hesabı bellidir.

Fazlası Tanrı’nın işi değildir.

Boyundan büyük laflar etmeyi çok seven bir zat “İslam dünyasının içine düştüğü mezellet Aristo’dan uzaklaşması sebebiyledir” demişti.

Batı, Aristoteles sayesinde rasyonelleşmiş ve ileri gitmiştir bu zata göre.

Çarşı Pazar karışınca görüyoruz o ileri gitmenin neye tekabül ettiğini.

Çok şükür biz Batı gibi inancımızı rasyonelleştirmedik.

Aklı reddetmez, kabul ederiz.

Ancak aklı dine hudutlar çeken bir mikyas olarak görmeyiz.

Bizim inandığımız Allah bir somun ekmekle yirmi kişiyi de, yirmi bin kişiyi de doyurur.

Hendek günü doyurduğu gibi.

İlla ki murâd etsin.

Pir Sultan Abdal’ın “Kudretten verdi balı, bahanesi oldu arı” dediği bir Rezzak’a iman ediyoruz.

Aristo’nun abaküsü orayı hesap etmeye yetmiyor.

Rızkın öyle irrasyonel bir tarafı olduğunu kabul ederiz ki, bereket nerededir, şifa nerededir sorularının cevabının akıl ile izah edilemeyeceğini kabul ederiz.

Camiu's-Sağir sahibi Celaleddin-i Suyûti hazretleri, İbn-i Ömer R.A ‘dan bir hadis-i şerif naklediyor.

Haddimin fevkinde bir meseledir, zira muhaddis değilim

Ancak konu ile alakalıdır diye zikretmeye cesaret ediyorum:

“Sehavet sahibinin yemeği şifadır, nekes kimsenin yemeği ise marazdır.”

Yani cömert bir zatın lokması sana şifa verir, cimrinin lokması ise hasta eder.

Cimrinin bir bardak suyunu içmeyiniz.

Efendim olur mu öyle şey?

Sâhib-i Şeriat söylerse olur.

E hiç rasyonel değil.

Çok da umurumda.

“Ah bugünkü aklım olsaydı” diye dünkü aklını beğenmeyen adamın bugünkü aklı uğruna tartışır mıyım Peygamber (SAV) fermanını?

Yarın beğenmeyeceği aklı hatırına yani…

Canı gönülden, sevinerek, şükrederek, başa kakmadan vermiş adamın lokması madem şifadır.

Ve madem istemeyerek, canı yanarak verenin lokmasında hastalık var.

Göz önünde bulundurmakta fayda var.

Ta ki şifayı marazda aramayalım.

Reis-i Cumhur’un başlattığı “Milli Dayanışma Kampanyası”na karşı Tivitır’da başlık açmışlar.

“ZIRNIKYOK” diyorlar.

Allah aşkına olmasın zaten.

Hastalığa karşı şifa arama savaşında kullanılmak üzere istiyor, Reis-i Cumhur.

Bereketin, şifanın kimin kesesinden çıkacağını bilmediğimiz bir kumpanya bu.

Şifa olacak olan versin.

Yani sevinerek verecek olan, başa kakmayacak olan versin.

Sizinkisi daha beter maraz olur.

Vallahi billahi olur.

Siz verince çoğalmayacak zira aksine azalacak.

“Benim vergimle”, “benim vergimle” diye ortalarda dolaşan kesesi kendine kalasılar sürüsü.

Allah’ınızı severseniz siz vermeyin.

Fukaranın başına kakacağınız, etinizden kopacak o parçayı ne olur o temiz havuza karıştırmayın.

Zırnık vermeyin.

Ya Şâfi…

Taceddin Kutay Diğer Yazıları