Yazarlar

Taceddin Kutay

Taceddin Kutay

Peki ya Putin'den sonra?

Taceddin Kutay tüm yazıları

B.

Putin'in Rusya tarihinde önemli bir yere tekabül ettiği ve bir başarı hikayesi olarak anlatılacağı şüphesizdir.

Sovyetler Birliği'nin dağılması akabinde ortaya çıkan durum Rusya'nın büyük bir kriz ile baş başa kalmasını neticelendirmişti. Yeltsin bu krizi aşmak konusunda oldukça başarısızdı.

Ülkesini bu krizden çıkaran üstelik kapasitesini hiç umulmadık şekilde ileriye taşıyan bir lider Putin buna şüphe yok. Ukrayna savaşı ile içine düştüğü zor durum bu gerçeği değiştirmiyor.

Gelgelelim O, bir mânâda Rusya tarihinin en başarısız lideri de sayılabilir. Zira kendine has Batılılaşma süreci geçiren Rus milleti, bizden farklı olarak önünü Batı'ya her anlamıyla dönmüş ve kendisini Batı'nın en üst seviyede bir parçası kabul etmiştir.

Kültür, edebiyat, sanat, yaşam biçimi; hatta devletin öz tanımı olarak III. Roma tanımını seçmiş olması bu sebepledir.

Batı medeniyeti ile arasına herhangi bir şekilde mesafe koymak şöyle dursun, onun bir parçası olmaktan hiçbir zaman şüphe duymamıştır Rus milleti.

II. Dünya Savaşı'nda, Amerika-İngiltere ve Fransa ile müttefik olarak Almanya'ya karşı durmuş savaşın en ağır faturasını ödemiştir.

Buna mukabil, günümüzde varmış olduğumuz nokta, Rusya'nın bu tarihi hedefinden mutlak bir sapma içinde olduğunu bizlere gösteriyor. Son tahlilde Batı'nın karşısında yer alan Çin ve Hindistan medeniyetinin ön karakolu gibi bir görünüm arz ediyor Rusya. İttifaklarını Çin ve İran ile yapmayı tercih ediyor; dolayısıyla yönünü Çine ve İran'a dönerken arkasını Batı'ya dönmüş oluyor.

Geleneksel Batı vurgusunun yerini Asya vurgusu alıyor.

İşte bu 300 senelik yöneliminden mutlak bir sapmadır. Bu elbette böyle gitmeyecektir; zira Rus toplumu artık geri dönülemez biçimde zihnen Batı'ya yönelmiş bir Slav toplumudur.

Putin sonrası elbette bir siyasal irade gelecek ve Rusya'yı yeniden Batı'ya döndürecektir. Bundan sonraki soru, Putin'in Batı ile ilişkileri ne oranda yıpratacağı ve onarılmasını zor kılacağı sorusudur.

SAFRANBOLU FIRINI DAHA NE YAPSIN?

Kadıköy'de 4 şubesi var Safranbolu Fırını'nın. Ekmekleri, tatlıları çok güzel; fakat en iddialı oldukları husus mezeleri.

Müdavimiyim, sürekli alışveriş yapıyorum, bütün şubelerinde iyi muamele görüyorum.

Neyse bu bir reklam yazısı olmadığı için daha fazla methetmeyeyim fırını ve bu yazıyı niye kaleme aldığımı açıklayan medyuniyetimden size bahsedeyim.

Bendeniz ağır tatlıları pek sevmeyen, hafif ve basit lezzetlerden hoşlanan bir kimseyimdir.

Öyle, içine çikolata, muz, kivi, çilek, fındık, fıstık, bal, kaymak koyup karıştırdıkları bohça şeklinde tatlılardan katiyen haz etmem.

Safranbolu Fırını'nın 'Alaçatı Muhallebisi'ni keşfedince "aha!" dedim "işte bu, benim için yapılmış!" Sonra birkaç defa almaya niyetlendim, tükenmişti yahut denk gelememiştim.

Geçenlerde bir yetkilisine tesadüf ettim ve hafif şaka ile sitem ettim "yahu nerede bizim Alaçatı muhallebimiz?" diye.

Çok geçmeden telefonum çaldı, bir hanımefendiydi arayan "beyefendi Alaçatı muhallebisi istiyormuşsunuz" dedi. Ben de "evet mevcut olduğunu öğrendim, gelip alacağım inşallah" dedim. "Zahmet etmeyin biz size ulaştırırız" dedi nazik bayan; katiyen kabul etmedim. Her neyse, teşekkür ettik ve kapadık.

Ertesi gün kapımda dört paket Alaçatı muhallebisi duruyordu ve içinde bir sadık müşteriye taltif ve teşekkürden başka hiçbir anlamı olmadığını anlatan bir mesaj yer alıyordu.

Her kim olursa olsun benzer şekilde mukabele edeceklerini belirttiler. Bundan evvel bir ürünleri hakkında yaptığım bir tenkide de çok hızlı şekilde cevap vermişlerdi. Müşterilerinin sadık biçimde kendilerinden talep ettiği ürün rafta denk gelmezse, kendisini bir kez daha yormadan ulaştırmayı akıl etmeleri nereden bakarsanız bakın büyük nezaket.

Ne bileyim bu tarz şeylere alışkın olmadığımız için İstanbul şartlarında, bir müşteri olarak minnet duydum. Bunu da sizlerle paylaşayım istedim. Var olsun Safranbolu Fırını!

Taceddin Kutay Diğer Yazıları