Yazarlar

Taceddin Kutay

Taceddin Kutay

Kalın sıva ya Rasulallah

Taceddin Kutay tüm yazıları

Paul Virilio on küsur yıl önce yazdığı bir makalede yaşadığımız postmodern hayatın en önemli özelliklerinden birine değinmişti.

Opaklığı giderek düşen ve her geçen gün saydamlaşan bir dünyada yaşıyoruz demişti Virilio.

Özel ile kamusal alan arasında ister istemez müthiş bir geçişkenlik var.

Bir tarafta canhıraş bir çaba.

Özel hayatını kamusal alana taşırmaya gayret eden niceleri…

Önüne geçilemeyen bir teşhirci gayret.

Bir tanınma hevesi, bir herkese kendisini gösterme kaygısı.

Yetmiyor fakat tanınmak bilinmek yetmiyor; onaylanmak da istiyor.

Memlekette eşcinsellik yüzyıllardır var.

Dün çıkmadı ortaya.

İnanmayan üç beş hatırat okusun.

Seninki şimdi diyor ki “madem dünya eskisi kadar opak değil; ben de bu rezaili ortalık yerde yaparım, o da yetmez alayınıza da tasdik ettiririm.

Zaten memlekette bir adama soylu solu söveceğine “bir şey fobik” de.

Daha tesirli.

Homofobik derim bitiririm seni diyen adam kendisine saygı beklese yine bir noktada üzerinde müzakere edecek bir zeminimiz olacak.

“Eşcinselliği mübah gör ve yanlışlığını vurgulama” dediği handa hadisenin rengi değişiyor.

Cinsellik kadar mahrem bir mevzuyu kamusal alanda yaşama talebinin teşhirci sapıklıktan başka bir muhriki yok.

Bu teşhircilik kimi zaman magazin hevesi olarak tezahür eden bir tecessüs ihtiyacı ile karşımıza çıkıyor

Kimi zaman ise bu tecessüs kamusal alanın özel hayata dahil olma çabası olarak karşımıza çıkıyor.

Ondan sonra İsmail Küçükkaya uğraşıp duruyor, aslında şarap içmeyişinin sebebinin araba sürmek, İlber Hocayı falanca ile filancaya vb…

“Size ne lan!” diyemiyor.

Zira ipin ucunu Yezid’e kaptırmış seninki.

Özel hayatı kamusal alana taşıma talebinin bir nihayeti olmayanlarla yan yana yürüyor.

Kamusal alanı özel hayata taşıma konusunda da aynı baskıcılığa sahipler.

Zira iki alan arasındaki kalın duvarı yıktılar ve rüzgarla sık sık seyretme kabiliyetini yitiren bir tül astılar.

Kamusal alanda yaşarsan özel hayatını, kamusal alan özel hayatına tecavüz etmekte bir beis görmüyor.

Magazincilere yakalanmak için kendini paralayan sanatçı bozuntusunun (Bozuntu, çünkü bizim sanatçı kavramı hakkında kati bir tanımımız var) bir gece kimseye yakalanmadan, mahrem bir şekilde günaha girme arzusuyla irtikap ettiklerine…

Ne bileyim kaçamağına mesela.

Magazincilerin ortak olmasından rahatsız olması doğal olarak anlamsızdır.

Zira teşhirciliği memlekette standart haline getiren bunlardır.

Bizim mahallenin, Müslüman çocukların yani, teşhirciliğinden ne kadar bizar olduğumu görmek isteyen Star Açık Görüş’te yayınlanan “Artık Yeni Bir Dindarlık Tipimiz Var” başlıklı yazıma bakma lütfunu gösterebilirler.

Ezcümle, cephesi camdan binalar göklerimize yükseliyor ve bu cephenin ardında yaşayan insanın özel hayatı ile kamusal alan arasındaki geçişkenlik her geçen gün daha da kuvvetleniyor.

Bir gün manasını Fahr-i Cihan (SAV) teşrif edenimiz olursa, Evliya Çelebi gibi dilimiz sürçsün ve “Kalın sıva ya Rasulallah” diyelim.

İnanın en mühim ihtiyacımız kalın sıvadır.

Mahremiyetinize bereket!   

Taceddin Kutay Diğer Yazıları