Yazarlar

İranlı uzmanlar Türkiye’ye gelip ilahiyat fakültelerinde fıkıh dersi verecekler” iddiasını Diyanet yalanladı. 

Yani böyle bir şey yok. 

Ama palavra yayıldı bir kez. 

“Saman meselesi” gibi dinler dururuz. 

“İstanbul Havalimanı’ndaki pistlerin yönleri yanlış hesaplanmış bu yüzden uçaklar iniş yapamıyor” iddiasına da anında yalanlama geldi. 

Geldi de ne oldu? 

Milyarlık yatırımın hesapsız, kitapsız hayata geçirilmiş olabileceğine inanmak  isteyenler aynı türküyü söylemeye devam ediyor. 

Her gün ama her gün aynı hikaye. 

Sabah erken kalkan atıyor ortaya bir yalan sonra kırk akıllı kuyudan taşı çıkarmaya çalışıyor. 

Peki bu yalan furyası organik mi? 

Olmaz, olamaz. 

Ortada “planlı istihbarat çalışması” var. 

Nesebi gayri sahih söylentiler tesadüf değil. 

Tek merkezden yönlendirilen algı operasyonları “milli güvenlik tehdidi” haline geleli bin yıl oldu. 

“Muhatap almayalım, kimse inanmaz zaten, işi gücü bırakıp yalanlarla mı uğraşacağız” dedik durduk, sonuç ortada. 

Evet, bu yalanlar üzerinden prim yapmaya çalışanları muhatap almamak, bunların görünürlüklerini artırmamak doğrudur da ortaya atılan yalanların dallanıp budaklanıp her yanı sarmasına da fırsat verilmemeli. 

Organize kötülük bu. 

Dağınık mücadele sonuç vermez, vermiyor. 

Çare, Simultane (eşzamanlı) enformasyon. 

Bir iş yapılıyorsa bunun iletişim stratejisi daha en baştan belli olacak. 

Sonra yalanları yalanlamaktan doğruları konuşmaya fırsat kalmıyor. 

Ayrıca yaptığı işin farkında olmayan, 3 tane düzgün cümle kurup neyi, neden, nasıl yaptığını izah edemeyenlerden kaynaklanan riskin büyüklüğü fark edilmeli. 

Kaşınıp kanırtılmaya hatta kanatılmaya müsait zaaf noktalarını kollayanlar meydanı boş bulmamalı. 

Daha geçenlerde İmamoğlu çıktı ve “Kanal İstanbul deprem riskini tetikler” diyebildi. 

Bu saçmalığı doğrulayabilecek tek bir bilimsel çalışma olmadığı halde. 

Olamaz zira Kanal İstanbul’un güzergahında aktif fay hattı yok. 

Ama bir tane bilim insanı  “böyle rezalet olmaz” dedi mi? 

Resmi merciler dışında bağımsız bilim insanlarından mesleklerinin onuruna yakışan bir tavır görmedik. 

Niye görmüyoruz? 

Sahtekarlık normalimiz olmayacaksa bari bu soruya cevap bulalım. 

Serkan Fıçıcı Diğer Yazıları