Yazarlar

Barışın anahtarı Türkiye” sıradan bir cümle ya da slogan değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” çıkışıyla başlayan küresel adalet mücadelesinde yeni bir sürecin işareti ve bu bağlamda Libya onlarca hamle alanından sadece bir tanesi. 

Yansımalarını önümüzdeki süreçte göreceğiz.

***

Türkiye, dünyada yaptığını söyleyen, söylediğini yapan tek ülke konumunda. 

Kararlılığını ortaya koydu ve bu sayede Berlin’deki Libya zirvesinde ateşkes zemini oluştu. 

Önemli bir adım ama yeterli değil. Hafter, Abu Dabi Prensliği’nin döktüğü paralarda yurtdışından paralı askerler getirip kendi milletine saldıran bir şebeke. Sözüne güven olmaz. Bu yüzden Libya için masada kim ne derse desin yarınları sahadaki etkinliğin belirleyeceğini bilerek, temkin ve tedbiri elden bırakmadan ve en önemlisi Türkiye’nin hak, hukuk, adalet mücadelesinin onurlu imajına yakışır şekilde süreci takip etmek lazım.

***

Gelelim dışarıdaki mücadelenin içerideki izdüşümlerine. 

“Zorlamadığın sınırları aşamazsın” derler. Fiziksel sınırlar yine bir yere kadar da psikolojik sınırları aşmak büyük mesele. 

Kendilerini güçsüzlük, çaresizlik, şikayet ve mazeret sınırlarına hapsedenler için Sn. Erdoğan’ın sınır aşan siyasetini anlamak bu yüzden çok zor. 

Türkiye’nin haddini aştığını düşünüyorlar. İşin aslı, itfaiye ile yangın arasında tarafsız kalınmasını önerdiklerinin farkında da değiller. Kendilerini aşağılık hissetmeleri bir yana samimiyetle “korkuyoruz, çekiniyoruz” diyebilseler bu milletin cesareti onları da sarıp sarmalar aslında. Orta yerde korkularıyla baş başa kalmazlar, bırakılmazlar. Oysa ellerini kollarını bağlayan “efendi-köle ilişkisi” denkleminden bir türlü çıkamıyorlar.

***

Türkiye’nin küresel denklemde “barışın anahtarı” rolüyle ortaya koyacağı mücadeleyi sadece kayıp-kazanç denkleminde anlamaya/anlatmaya çalışanlar elbette olacak. Hesabı dürüst tutsalar sorun yok ama en büyük kazançların bile kayıp olarak yansıtıldığına şahit olmuyor muyuz? 

Erbakan Hoca, “Yanlışın en tehlikelisi doğruya yakın olanıdır” demişti. 

Çünkü bununla insanları kandırmak daha kolaydır. 

Küresel yalancılar ve onların içerideki çanak yalayıcılarının “gerçek” diye sunduklarına/sunacaklarına bu gözlükle bakmakta fayda var. 

Serkan Fıçıcı Diğer Yazıları