Yazarlar

Serkan Fıçıcı tüm yazıları

15 Temmuz her yönüyle “benzersiz” bir darbe ve işgal girişimiydi. 

Ama her darbe gibi 15 Temmuz’un da bir “siyasi hedefi” vardı. 

Neydi? 

Bunu anlamak için filmi “Gezi ayaklanmasının” yaşandığı günlere saralım. 

Gezi, başarısız olmaya mahkûmdu. 

Çünkü bu hareketin “siyasi lideri” yoktu.   

Hedef, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmekti. 

Devirip yerine birini koyacaklardı elbette. 

Kimdi? 

Evet, “Ne şiş yansın ne kebapçılar” diye tarif ettiğim birileri o günlerde kenarda bekleyip “armut piş ağzıma düş” havasında ellerini ovuşturuyorlardı. 

Gezi’nin arkasındaki irade bunları “Erdoğan’ı devirme” telkinleriyle motive etmeye çalışıyordu. 

Umut bağladıkları aktörler silik, sinik, pimpirik tavırlarla “biz hazıra konarız” türküsünü söyleyince hesapları tutmadı. 

Tutmayınca “17-25 Aralık Yargı Darbesi” girişimiyle bir kez daha denediler. 

O süreçte siyasi muhataplarını “E hadi daha ne yapalım” diye dürterek, kımıldatmaya çalıştılar çalışmasına da nafile... 

Burada Kılıçdaroğlu’nun hakkını yememek lazım. 

O süreçte CHP’nin TBMM Grup salonunu FETÖ’nün canlı yayın merkezine çevirdi. 

Eline tutuşturulan yalanları yaymak için kendisini paraladı. 

Yani FETÖ’ye “siyasi ayak” olabilmek için elinden geleni yaptı. 

Ama Kılıçdaroğlu’ndan lider türetme çabası da sonuç vermedi. 

Vazgeçmediler. 

Son çareleri darbeydi. 

Baktılar “kansız” olmuyor “kanlı” yola saptılar. 

Ve nihayet 15 Temmuz’da hain darbe ve işgal girişimiyle sahneye çıktılar. 

15 Temmuz’un “siyasi ayağı” filan deniyor ya... 

Kimse ayak yapmasın. 

Soru basit. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan hain girişimler başarılı olsaydı hangi “siyasi” sonuçlarla karşılaşacaktık? 

Gezi’de... 

17-25 Aralık’ta... 

15 Temmuz’da.... 

Hedef  Erdoğan’ı devirmekti. 

Var mı itirazı olan? 

Peki bu hain girişimlerden herhangi birinde Erdoğan devrilseydi yerine kim geçecekti? 

Cesareti olan parmak kaldırsın. 

Ya da sonsuza kadar çenesini kapatsın. 

Serkan Fıçıcı Diğer Yazıları