Yazarlar

Korona sonrasında nasıl bir Dünya” meselesine kafa yormaya devam...

Herkesin elinde herkesi öldürmeye yetecek kadar kurşun var ama kimsenin elinde tek bir kişiyi yaşatmaya yetecek kadar ilaç yok. İnsanlık alemi olarak aldığımız ilk ders bu olsa gerek. Bir de bol sabun ve su ile el yıkamanın önemini kavradık.

Korona salgını bittikten sonra değişmeyecek bir şey varsa o da el yıkama alışkanlığı olabilir.

“Sevgilerin en güzeli uzaktan olanıdır” derlerdi inanmazdık. Tasavvuf literatüründe “Üveysilik” denilen vasıl olma yolunu da hatırlamakta fayda var.

Nedir o?

Hz. Veysel Karani’nin yolu...

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nden okuyalım: “Tasavvufta, Hz. Peygamber zamanında Yemen’de yaşayıp Müslüman olan, ancak kendisiyle bizzat görüşmeyen Veysel Karani’nin rüya ve diğer manevi yollarla Hz. Peygamber tarafından irşat edildiği kabul edilir”.

Yine Üveysilik yolu ile ilişkili olarak “Uzaktaki yakındır, yakındaki uzaktır” derler.

Yani mesele yanında, yakınında olmak değil...

Önem vermek.

Dikkat.

Ciddiyet.

Bunlar varsa mesafelerin önemi yok.

Korona salgınıyla birlikte öğrenmeye devam ediyoruz.

Uzaktan çalışma modeli bunlardan biri.

Aynı ortamda toplanıp yapabildiklerimizi uzaktan ve hem de hiçbir kayıp yaşamadan yapabildiğimizi görüyoruz. Çevrim içi iletişim ve geniş bant bize bu imkanı veriyor.

El yıkama alışkanlığı ile birlikte galiba “uzaktan çalışma modeli” de “Korona” sonrasında terk etmeyeceğimiz yeni alışkanlıklarımızdan biri olacak.

Bazı toplum psikolojisi uzmanlarına göre ise insanlık bir “ortak düşman” sayesinde kutuplaşma hastalığından kurtulabilirdi ve Korona tam da bu işlevi görüyor.

Yani insanlar ortak bir tehdit karşısında farklılıklarını bir kenara koyacak ve küresel çatışma ortamı yerini dayanışmaya bırakacak.

Buradan bakınca, Başkan Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” çıkışı daha fazla anlam kazanıyor. Sadece sömürmek üzerine kurulu adaletsiz dünya düzeninin sözde sahipleri çaresizlik batağında nasıl da kıvranıyorlar...!

Bireyin küresel tehditler karşısında korunma ihtiyacı daha da belirginleşirken güçlü liderliğin, sağlam kamu otoritesinin, milli birlik ruhunun ve tehditlerle top yekün mücadele anlayışının öne çıkacağı bir sürecin bizi beklediğini öngörebiliyoruz.

“İnsan Odaklı Kamu Hizmeti” beklentisinin genişlemesiyle oluşan talebin arz cephesinde de farklılaşmaya sebep olması yüksek ihtimal.

Ve Korona sürecinde yaşadığımız ve geleceğe en fazla etki edebilecek durum...

Aile birliği...

Kadim medeniyet birikimimiz bize çok net öğretti.

Biliyoruz.

“Güçlü Millet”in mayası belli: Güçlü Aile...

Kapitalizmin “daha fazla ürün daha fazla ihtiyaç” yaklaşımıyla çok mal satmak için dağıtmaya çalıştığı aile karantina sayesinde yeniden bir arada...

Sanki görünmez bir el Dünya’yı yeniden şekillendirirken, bizi de fabrika ayarlarımıza döndürüyor. 

Serkan Fıçıcı Diğer Yazıları