Yazarlar

Gerçek, üzerine bastığımız zemindir. Kaydığı zaman yıkılırız. Yere sağlam basmak mühimdir ama bastığımız yer sağlam mı? Türkiye’de iletişim ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinde gerçekleşiyor. Acaba bu mecranın şu haliyle farklı fikirlerin dolaşımına imkan veren bir serbest fikir pazarı olduğunu söyleyebilir miyiz? 

***

Sosyal medyada nefret söyleminin baş tacı olduğunu/edildiğini görüyoruz.Oysa nefret kendi kendini yeme halidir, tüketir, azaltır.  Öfkeye mahkum olmuşsan neye hakim olabilirsin? 

***

Peki teröriste, haine, bölücüye, işbirlikçiye müsamaha mı gösterelim, sosyal medyada bunlara ses çıkartmayalım mı? Hayır, sonuna kadar mücadele edelim ama akılla ve bunların kirli algı oyunlarını bozarak.  Şer odaklarının karayı ak, akı kara gösteren kara propaganda tekniklerinin tesiri altında kalanları da yanımıza çekerek. Azalarak değil çoğalarak. Nefretle, hakaretle, aşağılama ile hitap ettiğimizi peşin kaybedeceğimizi bilerek. 

***

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşmasındaki “Milli meselelerde bir araya gelmenin önemini en iyi biz biliyoruz. Beka tehditlerini hep beraber göğüslememiz gerekiyor. Gün hep birlikte Türkiye olma günüdür. Gün 82 milyon olarak tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenme günüdür. Cumhur ittifakı bu ortak paydanın lokomotifidir, en büyük temsilcisidir” ifadeleri önemli. 

Kenetlenmeliyiz çünkü ülkemiz saldırı altında. Türkiye’nin birliğinin, beraberliğinin, bekasının teminatı, milletiyle, tarihiyle, inancıyla barışık olan nitelikli çoğunluktur. Ve bunun aşınmasına, zayıflamasına asla ama asla fırsat verilmemelidir. 

***

FETÖ ve PKK başta olmak üzere terörün her türlüsüne karşı net tavır ortaya koyan, Türkiye’nin kazanmasına sevinen, kaybetmesine üzülen herkes ile vatan ortak paydasında, büyük ve güçlü Türkiye hedefinde, al bayrağın gölgesinde buluşabilmek. 

Asıl hedef bu olmalı. 

***

Sosyal medya kitlelerin birbirine nefretle saldırdığı bir alan. Kışkırtanlar, köpürtenler, yalanlarla, iftiralarla saldıranlar, herkesi birbirine düşman etmeye çalışanlar, maşalar, etki ajanları, menfaat çeteleri için elverişli bir ortam burası. Sadece oynatanın kazandığı kumar masası gibi. İçine aldığı her şeyi kendisine dönüştüren ateş gibi. Verdiği kısa süreli rahatlamanın karşılığında bağımlı kıldığı bünyeyi esir alan uyuşturucu gibi. 

***

Yok mu çaresi dostlar? 

Var. 

Şunu bilelim yeter. 

Bölen düşman, birleştiren dost. 

Vesselam. 

Serkan Fıçıcı Diğer Yazıları