Yazarlar

Yerel seçimin sonuçları, itirazlar ve bunların cevaplarına ilişkin tartışmalar devam ederken, Türkiye’nin istiklal mücadelesi sürüyor. Bazıları bu zaviyeden tamamen kopuk durumdalar. Adeta neyi, nasıl yaşadığımızın farkında değiller. Bu kitlenin çok geniş olduğunu düşünmüyorum. Ama özellikle yerel seçim sürecindeki beka tartışmalarında zihni karışanların varlığını da saptamak gerekir. 

İstanbul seçimine ilişkin olağanüstü itirazın sonuçlanmasını beklerken, Türkiye’nin temel meselelerindeki hassasiyetini, direncini, mücadelesini kimse ıskalamamalıdır. Türkiye; çarpışa çarpışa, direne direne, küresel saldırıları püskürterek geleceğine sahip çıkmıştır.  Bugün de bu mücadelenin yoğunluğu, dünkünden eksilmeden sürmektedir. 

Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarının paylaşım mücadelesi, S-400 hava savunma sistemi üzerinden sıkıştırmalar, Suriye’nin kuzeyinden terör örgütleriyle dans edenlerin Türkiye’yi sıkıştırma çabaları, içeride gedikler açma, ekonomik sorunlar üretebilme ve bunları toplumsal çatışma konusu haline getirebilme gayretleri sürüyor. 

Türkiye’nin; yerli ve milli karaktere dayalı üretim gücünün artırılması, savunma sanayiindeki başarıların diğer üretim alanlarında da yaygınlaştırılarak, derinleştirilmesi, tarım ve sanayide yüksek teknolojiyi üretip, buluşturarak, endüstri 4.0 hedefinin tarımla birlikte sürdürülmesi, yüksek teknoloji ve enerji bağımlılığını en aza indirilmesi Türkiye’nin varlığının, istiklalinin yükseliş çizgisinin, geleceğine sahip çıkma bilincinin tarifidir. 

Bu noktada herkesin katkısı gerekmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın Türkiye ittifakının özünü bu bilinç oluşturmaktadır. Farkındalık önemlidir. “Erdoğan düşmanlığıyla” zihinleri bulandırmaya, çalışanların amacının; yapılan iyi işlerin köreltilmesine, alınan mesafenin topyekun inkar edilmesine, Türkiye’nin istiklal mücadelesindeki kararlılığının zayıflatılmasına hizmet ettiğini görmek gerekir. 

FETÖ ihanet şebekesinin girdiği her yapıdaki henüz yeterince temizlenememiş artıkları, virüs düzeyindeki unsurları kinlerini, şerlerini devam ettirebilmenin peşindendir. Bu noktada duyarlılığımız üst düzeyde olmalıdır. Hiç kimseyi kayırmadan, koruyup kollamadan örgüt bağlantısını sürdürerek,  içten içe Türkiye düşmanlığını devam ettirenlerin her kim olursa olsun tespiti ve gereğinin yapılması devletin boynunun borcudur. 

Her zaman belirtiğimiz üzere iç cephemizin bütünleşme dinamiği, niteliği her şeyin üstündedir. Tunç olmalıyız, küresel saldırılara karşı sarsılmaz tunç olmalıyız. Türkiye sevdasının üstüne hiçbir çıkar, beklenti konumlandırmamalıyız. 

“Dünya ne der, Avrupa, ABD, Batı ne der” koşullandırmalarından, ezikliklerinden uzak durulmalıdır. Yüreği, vicdanı, adaletle çalışan, mazlumları zalimlerden her daim koruyan, hakkı, hukuku, adaleti her şeyin üstünde gören, emperyalizmi ve sömürgeciliği yeryüzünden silen bir dünya dinamiği ve öyle bir dünya merkezi yoktur. Böyle bir dünyayı da temsil eden bir Batı yoktur. 

Her türlü sorunumuzu biz çözeceğiz, bize bizden fayda var. Çatışmadan, düşmanlaşmadan ortak geleceğimize kilitlenerek, seçimlerde sadece hizmet yarışına girerek; FETÖ, PKK, DEAŞ gibi küresel sömürü ve terör baronlarının uzantılarını ve onların ağa babalarını sevindirecek, cesaretlendirecek tutumlardan uzak durmak, Türkiye’nin istiklalinde, ortak geleceğimizde birlik olmaktır. Türkiye ittifakının özü de budur…

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları