Yazarlar

Türkiye için zorlu süreçler hiç eksilmeden sürüyor. Adına müttefik denilen devletler terör örgütlerini açıkça destekleyerek, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma çabalarından asla vazgeçmiyor. Bir yandan demokrasi, hukuk, insan haklarından söz edip, öte yandan insanlığa karşı suç olan terör ve onun enstrümanları terör örgütleriyle iş tutmanın tarifi; insanlık adına tam bir çürüme halidir.  

Türkiye’yi dış cephede bileğini bükemeyenlerin; en az maliyetli bir yol olarak, Türkiye’nin iç cephesinde gedikler açabilme yöntemini her zaman devreye sokmak istediklerini görmek gerekir. Geçmişte bugüne hep öyle olmuştur. Sağ-sol, Alevi-Sünni gibi ayrışmalar oluşturarak, yaşatılan çatışmalar bu ülkenin tarihine içimizi acıtan izler bırakmıştır. Kirli ve karanlık ajandalardan süzülen oyunların bir sonucu olarak, yaşananların arka planı zaman geçtikçe daha net anlaşılır olmuştur. 

Bugün de hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır ki,  Türkiye düşmanlarının ülkenin iç bünyesini çatışma atmosferine sürükleme gayesi asla eksilmemiştir.  Bugün de aynı unsurların hedefi; yapay toplumsal çelişkiler üreterek, çatışma iklimini beslemek ve böylece Türkiye’nin geleceğine ipotek koymaktır. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının sonuçları kimin işine yarar? Kimler böylesi bir durumdan çıkar sağlamaya çalışır? Bu soruların cevabı çok açıktır. Türkiye’nin iç ahenginde onarılmaz yaralar açmak isteyenlerin mutluluğudur. PKK mutludur. FETÖ mutludur. Onların Küresel efendileri mutludur. Zira arzulanan tablo; Türkiye’de iç çatışmayı yaşatmak isteyenlerin heyecana sevk edecek bir ortamın tarifidir. Asla kabul edilemez bir saldırıyı, en kuvvetli bir dille kınamanın yanı sıra bu gerçeği de görmek gerekir. Hiçbir koşul altında her kim eliyle olursa olsun provokasyonlara gelmemek,  sağduyuyla yaklaşmak,  iç meselelerimizi kendi irademizle çözümlemek hepimizin sorumluluğudur, görevidir. Çözümü başka yerlerde aramak, tuzağa düşmek, av olmaktır. 

Terör ve tüm terör örgütlerini hiçbir kayırmaya tabi tutmadan en yüksek dille, kararlılıkla lanetlemek, bu ülkeye olan bağlılığımızın gereğidir. Her kim ki, terör örgütlerine karşı mesafe koyamamışsa, her kim ki, bırakınız mesafeyi türlü demokrasi maskeleriyle terör örgütleriyle aynı organizmanın ürünü olmayı sürdürüyorsa o bizden değildir. Onun benliği de, varlığı da teslim alınmış, başkalarının ruhunun, zihninin, siyasi çıkarlarının kuklasına dönüşmüştür. Onlar emperyalizmin kukla bedenleri, mankurtlaştırılmış zihinleridir. 

Bu gerçeği görmeyerek, terör örgütlerinin anatomisinin bir parçası olan ama bu siyasi kılıflarla durumunu meşrulaştırmaya çalışanlara mesafe koymamak, birlikte yol yürümek, seçim kazanmanın aracı kılmak, meşru siyasi çıkarının gereğiymiş gibi davranmak arzuladığımız Türkiye ittifakının varlığını zedeler, yükselişini engeller. 

Hiç kimseyi ayırmaksızın, sevdası Türkiye olanların bu gerçekleri görerek, iç bütünleşmemizin tunç olmasına, sarsılmaz kılınmasına yeminli olması, geleceğimizin teminatıdır.

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları