Yazarlar

Günlerdir ifade ediyoruz, Covid-19 mücadelesinde topyekun bir mücadelenin içindeyiz. Salgının kontrol altına alınması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği altında devletin tüm kurumları seferber olmuş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkin, titiz liderliğinde, bilimin ve Bilim Kurulunun danışmanlığında bugün yapılması gereken ne varsa büyük bir gayretle ve titizlikle yerine getiriliyor.

Sağlık konusunda 2002 yılından itibaren bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirlediği hedeflere aşama aşama ulaşıldı. Sağlık altyapısında OECD ve Avrupa ülkelerinin, birçoğunun önüne geçildi. Hastaneleriyle, yatak sayılarıyla, araç, gereç, tıbbi cihaz ve üniteliyle topyekun güçlü bir sağlık altyapısına devlet eliyle ulaşıldı. Üstelik sağlık hizmetlerinin birçoğunun ücretsiz karşılandığı bir sistemle tüm bunlar gerçekleştirildi.

Bugün Covit-19 mücadelesinde tüm dünya görmüştür ki, Türkiye tam bir sosyal devlet niteliğiyle öne çıkmıştır.

Tüm bunların yanı sıra güvenlik konusunda yaşadığı tüm küresel saldırılara çarpışa çarpışa direne direne verdiği mücadelenin ürettiği, zorunlu kıldığı, yerli ve milli hamleler savunma sanayinde aşama aşama başarı kazanmasının özgüveniyle bir süredir sağlık alanında da yerli ve milli üretimin çabaları sürüyor. Yerli aşı üretimi, yerli tıbbi görüntüleme cihazlarının üretimi gibi birçok alanda sonuç alınmaya çalışılıyor.

Yıllardır ifade ediyoruz ki; özellikle sağlık alanında yapılan reformların aldığı mesafe, Türkiye’nin insana yapılan yatırım açısından en büyük kazancı olacaktır. Bugün bunun ne denli önemli olduğunu hepimiz bir kez daha anlaşmış durumdayız.

Ama bu tabloyu anlamak istemeyenlerde var. Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığıyla ülkenin geleceğini karatmayı göze alanlar Corona virüsüyle yarışırcasına sahnedeler. Türkiye’de Corona virüsü henüz ortaya çıkmadan önce günlerce yalan yanlış haberler yayarak, yazılar yazarak, her şeyin gizlendiğini, başlangıçta Çin’den sonrasında İtalya’dan beter olduğumuz şeklinde yalanlarını yayarak, panik, korku oluşturup devleti yıpratmanın gayretine girdiler. Bu noktada da hedeflerinde hep yine Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı.

Onu yıpratabilmek için yüreği, zihni kararmışların karalamaları hiç eksilmiyor. Günlük Covid-19 raporu gibi, kinleri ve şerlerini günlük bilançoyla servis ediyorlar. Çırpınıyorlar ve bir kadar da çıldırıyorlar. Nasıl olurda taparcasına hayran oldukları, İtalya, Fransa İspanya, ABD, İngiltere gibi ülkelerin durumu bizle kıyaslanmayacak kadar kötü olur. Bu konuda tek satır yazı tek cümle etmeden, Türkiye’de açık aramak, eksik tespit etmek bunları da köpürterek, felaket düzeyine taşımak en büyük gayretleri.

Bu halleriyle virüs ten tehlikeli oldukları çok açık. Bu şer odakları ve tetikçilerinin ayrıca hedeflerinde Ülkenin manevi iklimi de var. Dayanışma ruhu, zor zamanda, dar zamanda hiç kimsenin diğerini yok saymadığı yardımlaşma ruhu var. Yaşlılarına saygı, onları müstesna konumlarıyla koruma refleksi var.

Kısacası bu ülkenin milletin ne kadar iyi hasletleri varsa onlardan da rahatsızlar. Bilimin ışığında yol alınmasından rahatsızlar. Bilim kurulunun tavsiyelerini esas olan Ülke yönetiminden rahatsızlar. Tüm bunların yanı sıra moral motivasyonun önemine binaen manevi iklimin diri, canlı tutulmasından rahatsızlar.

İstiyorlar ki; Türkiye İtalya gibi olsaydı da Cumhurbaşkanı Erdoğan Ülkeyi yönetemez hale geldi diyerek, isyana, iç kaosa yola açılsaydı. Başarmayacaklar… Bugüne değin yeltendikleri tüm şer hamlelerinde başarmadıkları gibi, virüs le kol kola girerek, bekledikleri tabloyu göremeyerek de başarmayacaklar…   

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları