Yazarlar

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Sarı Yelekliler: Teröre Fransız kalmanın bedeli

“Rivayet olunur ki koltuğunda kahvesini yudumlayıp gazetesini okuyan bir adama ev halkı yangın var diye seslenir. Adam camdan dışarı doğru bakar ve yanan evin komşusunun evi olduğunu görünce istifini bozmaz gazetesine döner. Kısa bir zaman sonra kendi evi alev kapanına dönünce anlar ki komşunun penceresinde gördüğü kendi yan odasındaki yangının yansımasıdır. Komşumun evi yanıyor diye zamanında hamle yapsa, dertlense kendi yangınını söndürecekti halbuki.” 

Hükümeti devirmeye ve Türkiye’yi yeniden küresel güçlere teslim etmeye yönelik bir kalkışma olan “Gezi Olayları” hepimizin malumudur. 

O dönemi yaşayanlar bilir, hatırlar. 

Gezi bir dış müdahale, ihanet, iç karışıklık projesiydi. 

Gezi ile başlayan 17-25 Aralık yargı darbesi, hendek terörizmi, 15 Temmuz ihanet ve işgal girişimi ve döviz operasyonları ile devam eden ihanet sürecini Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde aziz milletimiz kanıyla, canıyla, malıyla dik durarak bertaraf etti çok şükür. 

Küresel algı teröristleri tarafından basit bir çevrecilik olayı ve ağaç severler ile çevre düşmanı bir hükümet (!) arasında cereyan eden olaylar olarak masumlaştırılmaya çalışılan bu kalkışmada -nasıl bir çevrecilik anlayışı ise- ihanet dürtüsü ile millî servet ve özel alanlar tahrip edilerek ülkenin dört bir yanı yangın yerine dönüştürülmeye çalışılmıştı. 

O günlerde bizlere demokrasi dersi vermeye çalışan, devletin terör unsurlarına meşru müdahalelerini “orantısız güç” diye zalimleştirenler şimdi bu imtihanı “orantılı güçleri“ile bertaraf etmeye çalışmakta ve ortaya çıkan görüntüler ile adeta “demokrasi (!)“ dersi vermektedirler! 

Fransa’da yaşanan Sarı Yelekliler ayaklanmasından bahsediyorum. 

Ülkemizde yaklaşık 589 aracın yakıldığı, 409 binanın tahrip edildiği, Başbakanlık Çalışma Ofisinin işgal edilmek istendiği, Dolmabahçe Valide Sultan Camiinin işgal edildiği ve yaklaşık 150 milyar dolarlık bir yıkıma neden olan Gezi ihanetini “Hükümetin sokakta öpüşmeye karşı çıkmasının eylemleri körüklediği”, “Türkiye’nin baharı mı? Taksim, aşırı baskıcı rejime karşı direnişin sembolü haline geldi”, “Taksim İstanbul’un Tahrir Meydanı”, “Türkiye’de iseniz, neler yaşandığını bize anlatın”, … manşetleriyle kutsayarak neredeyse 7/24 canlı yayınlayan Fransız ve Avrupa medyası, başta Paris ve Brüksel gibi Avrupa’nın birçok kentinde yaşanan sokak gösterilerini ve polis şiddetini görmezden gelmektedir. 

Sayın Cumhurbaşkanımız bu iki yüzlü tutumu “Dünyadaki hiçbir yazılı ve görsel medyada Fransa’daki hadiseleri izlemedik, Hollanda’yı izlemedik, Brüksel’i izlemedik; neredesiniz? Ama Gezi eylemleri için dünyayı ayağa kaldırdınız. Niye, burası Türkiye olduğu için mi? Hadi şimdi de aynı şekilde anlatın, yayınlayın; yayınlamadılar. Niye? Dürüst değiller, samimi değiller” sözleriyle adeta suratlarına çarpmıştır. 

Dün, Gezi Olaylarına, 17-25 Aralık operasyonlarına, hendek terörizmine, 15 Temmuz ihanet ve işgal girişimlerine ve döviz operasyonlarına Fransız kalanlar bugün terörün sıcak nefesini enselerinde hissetmektedir. 

Cumhurbaşkanımız ne demişti: “Teröre karşı amansız bir mücadele sürdüren Türkiye’ye sessiz kalanlar şunu bilmelidir dedik. Bir gün bu terör bumerang gibi döner onları da vurur dedik. İşte buyurun Fransa... “ 

Evet terör bumerang gibidir. Döner dolaşır sahibini de vurur. Vurdukça dönersin, döndükçe vurulursun. 

Elbette Fransızlar rüzgâr ekip fırtına biçtiler ama yine de biz hakkettiler demeyeceğiz! 

Çünkü biz insan merkezli bir medeniyetin şerefli mensuplarıyız ama İlahi Adaletin tecelli edeceğinden de asla şüphemiz yoktu. 

Bu Bir Çağrıdır! 

Teröre geçmişte bakış açınız “bana dokunmayan yılan ...” olarak şekillenmiş olsa da şu an yılan tarafından sokulmuşluğunuzun tecrübesi ile gelin teröre karşı birlik olalım. 

Çünkü dün bizi tehdit edenler bugün size musallat olmuştur. 

Dün bizim sokaklarımızı yakıp yıkanlar bugün size cehennemi yaşatmaktadır. 

Gelin menfaatleri terör menşeli çözümler ile değil “merhamet” merkezli fayda anlayışı ile vücuda getirelim. 

Terörü değil barışı, kardeşliği büyüten bir dünyayı yeniden tesis edelim. 

Merak Ediyorum; 

Her fırsatta teröre ve teröriste sahip çıkmayı görev bilen, terör örgütlerini kuran, büyüten ve destekleyen Batı terör finansmanına ne kadar para aktarmıştır? Ne kadar masum insan hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybedenlerin ne kadarı Müslümandır? 

Sağlık ve afiyet içinde kalınız.

Prof. Dr. Cevdet Erdöl Diğer Yazıları