Yazarlar

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Ne yapsalar boş…!

Bugünkü yazım bir kurtuluş destanının sancılı geçişlerinden olan ama bizi daha da güçlendireceğine inandığım, son dönemde yaşamakta olduğumuz ekonomik saldırılar üzerine olacak sevgili okurlarım.

Her doğum sancı ve ızdırap barındırır. Hele ki "hasta adam" diye nitelendirilen bir devletin bakiyesi olarak diriliş destanı yazmak için yola revan olmuşsanız bu daha da büyük imtihanları beraberinde getirecektir elbette. Genç bir Cumhuriyet olarak çıkılan yolculuğun bugün hedefine yaklaşmış olgun ve emin adımlar atan güçlü Türkiye'siyiz hamdolsun. Küresel vampirlerin önünde el pençe divan duran zaafiyet tablolarının yerini küresel aktör olarak ben de varım diyen ve yumruğunu masaya vuran Türkiye'si almıştır. Dışa bağımlılığın her türlüsünü reddeden bir yönetim anlayışı ile yerli ve milli ekonomisini inşa eden devletimiz birilerini sevindirirken birilerini de üzecekti. Bunu bekliyorduk ve gördük. Biz güçlü ve büyük Türkiye'den kimler rahatsız oluyor ve oynanan oyunlara hangi mahfiller çanak tutuyor ona bakarız! Düşman okları her yüzyılda bize rehber olduğu gibi bugün de ufkumuzu görmemiz için rehber olmaya devam ediyor.

Savunma sanayisinde attığımız adımlar ile sınırlarımızda ve sınır dışında neler yapabildiğimiz pekalâ bellidir. Kendi düşmanını kendi mühimmatı ile bertaraf eden bir ülkeyiz artık. Üreten ve üretken zihinleri destekleyen sayın Cumhurbaşkanımızın üstün liderlik vasıflarının ışığında ve kendisini bekâya adamış şerefli kadroların mücadelesinin mihmandarlığında emin adımlarla güven içinde ve mazlum coğrafyalara da güven vererek yürüyoruz çok şükür.

Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın öngörülü ifadeleriyle "Topla, tüfekle gelmeyecekler; ekonomik saldırılar ile Türkiye'yi sarsmaya çalışacaklar" konuyu zaten biliyoruz. Biliyorduk ve bugün de hep birlikte görüyoruz. Döviz piyasalarındaki çalkantılar ve mesnetsiz yükselişler bu saldırıların içinde bulunduğumuzun birer örneğidir. Gerekçelendirilmeden yüksek maliyet yaygaraları ile bu tabloya destek veren maksatlı mihraklar da ticari zemini deforme etmekteler. Küresel vampirler dişlerini bilemiş ve ekonomimizin damarlarına iştahla uzanmaktadırlar. Belki biraz sarsılır, sallanır, sendeleriz; ama yıkılmayız evelallah. Silkelenir ve güçleniriz. Ayakta kalır ve bize bel bağlayan mazlumları da ayakta tutmaya devam ederiz Allah'ın izniyle. Sular kaynıyor, dalgalar şiddetleniyor. Demek ki zafer yakın! "Zafer inananlarındır" biz böyle iman ettik. İnanıyor ve mücadele ruhundan zerre-i miskal taviz vermiyoruz, vermeyeceğiz de inşallah.

Biz önünde Türk ibaresi bulunan her şeyin art niyetli çevrelerce nasıl düşmanca algılandığını biliriz. Türk, mazlum dostu demektir. Türklük, etnik ayrım yapmadan bir çatı altında kurtuluş mücadesi demektir. Türkiye Cumhuriyeti, emperyalizmi, kapitalizmi; sömürüyü ve zulmü reddeden büyük bir devletin adıdır. Türk Lirası üzerinden oynanan oyunlar da hep bu onurlu ve kararlı duruşumuzun verdiği rahatsızlığın sonucudur zaten.

Büyük resme bakıyoruz ve algı operasyonlarına pirim vermiyoruz, vermeyeceğiz. Bu süreçte ve her süreçte devletimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Hiçbir etnik ya da sosyo-demografik özellik gözetmeden birlik olmayı başarmış nadide bir milletiz biz. 15 Temmuz ruhu ile nasıl geleceğimizi kurtardıysak bugün de o ruhu güçlendirerek salyalarını akıta akıta el ovuşturanlara gereken dersi vereceğiz biiznillah. Devletimizin tavsiye ve önerileri bizim için baş tacıdır. Bu geçici sıkıntıları üzerimize düşeni yaparak, fiili-kavli dualarımızla devletimizi destekleyerek en kısa zamanda atlatacağımıza inancım tamdır.

Bu vatan bizim. Bu topraklar, bedeli ödenmiş bir emanettir. Bağımsızlığından ödün vermeyen Türkiye'ye ekonomi yollu balans ayarı çekmek isteyenler tarihte olduğu gibi bugün de hezimete uğrayacaklardır. Biz birlikte ve beraberken güzeliz. Biz kurtuluş destanı yazmasını çok iyi biliriz. Allah devletimize, milletimize, birlik ve beraberliğimize zeval vermesin. "Güzel günler göreceğiz." Güzel ve bağımsız günler için yaşıyoruz. İstiklâlsiz bir istikbâli hiç hayâl etmedik...

Bilvesile, "Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır" diyen merhum Sezai Karakoç'u rahmetle anıyor ve Rabb'imizin rahmeti bereketi ve milletimizin üstün feraseti ile abad olacağımız vakitlere tez zamanda ulaşmamızı diliyorum."

Bugünleri daha iyi anlamak için Osmanlı döneminde sağlık ve eğitim alanında en büyük sıçramayı yaptığı İkinci Abdülhamid Han'ın hayatını, yaşadıklarını ve döneminde dönen dolapları lütfen iyice okuyunuz. Bugün dönen dolapların hiç de farklı olmadığını göreceksiniz.

Sağlıkla kalınız.

Prof. Dr. Cevdet Erdöl Diğer Yazıları