Yazarlar

Cevdet Erdöl

Cevdet Erdöl

Meslek odaları: Islahat zamanı 

Cevdet Erdöl tüm yazıları

Meslek örgütleri pek çok kişinin bildiği gibi sivil toplum örgütü değil bilakis devlet tarafından kanunla kurulmuş yapılardır. Hal böyle iken pek çok meslek örgütü mesleklerinin itibarını ve etkinliğini artırmak yerine bizatihi kendi müsebbibi olan devlet ile kavga etmeyi, devletin ve milletin yararına olan her harekete karşı çıkmayı, devlet ve millet için atılacak her hayırlı adımı önlemek için çırpınmayı kendilerine şiar edinmişlerdir. 

Asli görevi hekimlerin ortak ihtiyaçlarını karşılamak, tıp mesleğinin gelişmesine katkı sunmak, değerler ve çözümler üretmek olan Türk Tabipleri Birliği (TTB)’nin, kahraman Ordumuzun sınırlarımızı terör unsurlarından temizlemek, dost ve kardeşlerimizi batılı ülkelerin desteklediği terör örgütlerinin zulmünden kurtarmak, bölgede huzur ve barışı tesis etmek için icra ettiği Zeytin Dalı Harekatı’na yönelik “savaşa hayır” güzellemesi yapmasını çirkin ve kabul edilemez buluyor, şiddetle kınıyorum. Teröre” terör”, teröriste “terörist” diyemeyen, terörle mücadeleyi “savaş” olarak yorumlayan TTB’nin ne demek istediğini anlamamak saflık olur. Onlar her ne kadar “karınlarından konuşsalar” da ne demek istedikleri çok aşikardır. 

  Bugüne kadar şehit edilen asker, polis, korucu, sade vatandaş adına dertlendikleri veya açıklama yaptıklarını görmediğimiz sözde meslek birliklerinin, söz konusu teröristler olunca ağıt üstüne ağıt yakmaktan da geri durmadıklarını sağır sultan bile duymuştur. 

Halbuki, temsil iddiasında oldukları Türk Tıbbiyesi vatanını, milletini, değerlerini her şeyin üstünde tutan bir tarihten, gelenekten gelmektedir. 

Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye 1915 yılında kayıt yaptıran tıbbiyelilerin tamamı Çanakkale’de şehit olduklarından okul 1921 yılında mezun bile verememiştir. 

İstanbul’un işgaline karşı Tıbbiyeliler 14 Mart 1919’da yaptıkları şanlı eylemle Kurtuluş Savaşı’nın fitilini ateşlemişlerdir. 

Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak Sivas Kongresine katılan Tıbbiyeli Hikmet Boran, mandacılara karşı Mustafa Kemal’in de bulunduğu bir toplantıda yüksek sesle tarihe geçecek aşağıdaki sözleri ifade haykırmıştır; 

“Beyler; Delegesi bulunduğum Türk gençliği beni buraya bağımsızlık yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemeyiz. Eğer manda fikrini kabul edecek olanlar varsa bunları şiddetle reddeder ve kınarız. Eğer manda fikrini kabul ederseniz sizleri hain ilan ederiz. “ 

Daha kısa zaman önce Tıbbiyelilerin torunları 15 Temmuz’da da öncü meslektaşları gibi verdikleri onurlu mücadeleyle darbenin akamete uğratılmasında aktif rol üstlenmişlerdir. 

Bütün bunların aksine maalesef TTB gelinen durum itibariyle tarihi geleneklerinden koparılmış ve bunun tabii sonucu olarak devletiyle, milletiyle, değerleriyle kavgalı bir oluşum haline getirilmiştir. 

Peki TTB öyle de, diğer meslek odaları nasıl? Pek çoğu fotokopi misali birbirlerinin aynısı. 

O zaman ne yapmalı? 

Yapılacak şey aslında çok kolay ve basit: 

TTB ve diğer tüm meslek odaları tıpkı sendikalarda olduğu gibi aynı alanda tek oda değil, birden fazla oda olacak şekle getirilmelidir.

Odalara üye olmak isteğe bağlı olmalı, mecburi üyelik kaldırılmalıdır.

Aidatlar mümkün olan asgari seviyede tutulmalı ve mümkünse isteğe bağlı hale getirilmelidir.

Odaların kurs, seminer gibi adlarla yaptıkları eğitim faaliyetleri akademik alana kaydırılmalıdır.

Üyelerinden gelir elde etmeye yönelik diğer faaliyetler kontrol altına alınmalıdır.

Mesleklerin denetlenmesi etik kurallar çerçevesinde ve etik kurullar marifetiyle yapılmalıdır.

Bu ve benzeri tedbirleri almanın zamanı gelmiştir diyemiyorum, çünkü zamanı çoktan geçmiştir. 

İnanıyorum ki, devletimiz gerekeni yapacak ve meslek odalarının gerçekten mesleklerinin odası olması sağlanacaktır. 

Afrin’de ve daha pek çok yerde ülkemizin bekası için toprağa düşenlerin aziz hatıralarına saygı bunu gerektirmektedir. 

Odaların ıslahat zamanıdır. Mesleklerin buna acilen ihtiyacı vardır. 

Sağlık ve afiyet içinde kalınız. 

Cevdet Erdöl Diğer Yazıları