Yazarlar

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Bu işte bir 'pers'lik var! 

Kendi doğal sınırlarını dünyanın her köşesine adım atabilmek cüreti ile genişletme çabasındaki ABD ve onun demansif hareketleriyle malum Başkanı Donald Trump, ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırı girişiminden sorumlu tuttuğu İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi Bağdat’ta öldürerek, Ortadoğu’daki kanlı bilançoyu ve zelil manzarayı mazlum yürekler adına daha da vahim bir aşamaya getirdi. 

İran’dan beklenen misilleme de çarşamba gecesi geldi. Irak’taki Ayn el-Esad ve Erbil Amerikan üslerini hedef alan İran, kendi haber kaynaklarına göre 25-30 arası bir sayı verirken CENTCOM’a göre doğrulanan 17 füze saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda herhangi bir can kaybı olmadı ama İran kaynakları Kasım Süleymani’nin intikamının alındığını ve saldırıların sona erdiğini açıkladı. 

Başkan Trump’ta benzer açıklamalar yaparak İran’a diyalog çağrısı yaptı. 

Bir yüzük ile teşhis edilen ceset, bir anda estirilen 3. Dünya Savaşı rüzgarları; kaygıya düşürülen coğrafyalar ile zerk edilen algı zehri akıllara sadece sorular getirmekte ve asıl hedefin kim olduğu noktasında tahminler ürettirmektedir. 

Hedef İran mıdır, yoksa İran hedef gösterilmek suretiyle amaç başka hedefe yürümek midir? 

Derdi sadece İslâm coğrafyaları ile olan ve vücuda gelen savaş ihtimalleri “Dindaşları” ile vuku bulan, bunu da tarihi duruşu ile perçinleyen Pers bakiyesi İran; “ABD ile karşı karşıya niye gelsin ki?” sorusunu akıllara getiriyor. 

Bu gerilimden sağlanan menfaatlere de bakınca bu işte bir “Perslik” vardır diye düşünmekten kendini alamıyor insan. 

Bu gerilim sonrasında yaşanan dikkat çekici gelişmeleri özetleyecek olursak; 

Bu gelişme ile İran’da çekişme ve çatışmaların yıprattığı gündemin birlik ve beraberliğe dönüşmesi; 

Savaş baskısıyla fırlayan altın ve petrol fiyatlarının ekonomisini petrol ve maden pazarı ile ikame ettiren emperyal vakum ABD ve İran ekonomisine olan olumlu katkısı; 

Başkan Trump’ın bu gerilimi, başını ağrıtan azil soruşturması ve 2020 seçimi adına bulunmaz bir nimete dönüştürmesi… 

Hedefini bulmayan roketler, füzeler, pazarlanan savunma sistemleri, sığınak hareketleri, depremler ve tabii ki düşürülen Malezya uçağını araştıran kişileri taşıyan yolcu uçağının düşmesi… 

Yaşanan gerilimin bir savaş durumundan ziyade planlı bir ittifak ve tiyatro olduğu kanaatindeyim. 

Maalesef bu tiyatronun ceremesini Irak’tan Yemen’e bölgedeki halklar çekiyor. 

Geçmişi sömürü, ırkçılık ve insan tüketmek olanlarla; İslami sıfatlara rağmen, en büyük darbeyi İslâm’a vuranların ittifakları, tiyatroları bizi şaşırtmaz. Siz de şaşırmayın; 

Son söz; 

  “Tuzak kuranların en hayırlısı Allah’tır!” 

  Merak Ediyorum: 

Barış getirmek iddiasıyla ABD’nin Orta Doğu’yu işgali sonrasında; 

Kaç yüz bin insan ölmüştür?

Kaç yüz bin kadın şiddete maruz kalmıştır?

Kaç yüz bin çocuk yetim/öksüz kalmıştır?

Kaç yüz bin insan (kadın–çocuk) sakat kalmıştır?

Bu tabloyu gördüğü halde ABD’ye sempati duyan aklı selim sahibi kaç kişi vardır? 

  Sağlık ve afiyet içinde kalınız. 

Prof. Dr. Cevdet Erdöl Diğer Yazıları