Yazarlar

Oğuzhan Bilgin

Oğuzhan Bilgin

Latin Amerika'da bir bozkurt

Oğuzhan Bilgin tüm yazıları

Bundan çok değil 10 yıl öncesine kadar dünya medyasında Türkiye'ye ayrılan yer çok sınırlıydı. Yer sınırlı olduğu gibi; haberin içeriklerinde de Türkiye'de vuku bulmuş olumsuz hadiseler yer tutardı. Hem Avrupa hem de Kuzey Amerika kamuoyu için Türkiye sıradan bir Ortadoğu ülkesi olarak görülür; birkaç oryantalist kalıp dışında Türkiye ile ilgili fazla fikir sahibi olunmazdı.

Bu durum 2010'larla birlikte değişmeye başladı. Türkiye ile ilgili haberlerin hem sayısı artmaya başladı hem de Türkiye dünya kamuoyunda daha fazla temas edilen bir ülke haline geldi. Hatta giderek Türkiye'nin öneminin artması haberlerin içeriğinde gözlemlenirken buna Türkiye ile ilgili olumsuz algı çalışmalarının artması da eşlik etti.

Sonrasında Avrupa ve Kuzey Amerika kamuoyunda ara ara Türkiye'nin 1. gündem maddesi olduğu dönemlere; ABD başkanlarının doğrudan Türkiye iç siyasetine dair yorumlar yaptığı, "Türkiye'yi durdurmak"tan bahsettiği; Avrupalı liderlerin kendi halklarına güçlerini ispat etmek için Türkiye'yi ve bu yükselişin mimarı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı engelleyebilecek güçleri olduğu imajını vermek istedikleri dönemleri birlikte gördük.

Konu zaman zaman değişse de genelde;

Türkiye'nin Batı'nın Suriye'nin kuzeyindeki "PKK devleti" projelerini çökertmesi,

Türkiye'nin Katar'ı tüm dünyanın izolasyonundan tek başına çıkarması,

Libya'da meşru hükümeti tek başına tüm dünyaya karşı savunup dengeyi sağlaması,

Karabağ'ın işgalden kurtarılması için tek başına Azerbaycan'ın yanında olup zafere ulaşılması; ya da Doğu Akdeniz'deki Mavi Vatan mücadelesi oluyordu.

Son günlerde Ukrayna Savaşı'nda en önemli diplomatik aktör hâline gelmesi de buna eklendi. Şimdi artık Türkiye'nin bölgesel bir güçten çıkıp küresel bir güç haline gelişini bizim bugüne kadar hiçbir zaman etkili bir aktör olamadığımız Latin Amerika'da da görmek mümkün.

TÜRKİYE'NİN LATİN AMERİKA'DA NE İŞİ VAR?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun son Latin Amerika ziyaretleri hem Latin Amerika hem de Türk kamuoyunda büyük yankı yaptı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ziyaretleri dünyada Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ve sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıyan ilk ülke olan Uruguay'la başladı. Üstelik de ziyaretin tarihi sözde soykırımın anma günü olan 24 Nisan'ın bir gün öncesiydi. Uruguay Devleti Çavuşoğlu'nun ziyaretini çok önemsemiş, ikili ilişkileri geliştirmek istemiş ve hatta Türkiye'den SİHA almayı bile konu etmişlerdi. Sonrasında Türk Büyükelçiliği açılışında Ermenilerin yoğun ve çirkin protestoları ile karşılaşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun onlara Türk mitolojisinde Türklüğü temsil eden, Türklerin ve Türk milliyetçiliğinin sembolü olan Bozkurt işareti ile karşılık vermesi bütün dünya Türklüğünün yüreğine su serpen ve alkış alan bir hareket oldu.

TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL

Ziyaretin sonraki adresi olan Kolombiya'daki durum ise Türkiye'nin yukarıda da bahsedilen küresel bir aktöre dönüşmesinin adeta ispatı konumundaydı. Türk Dışişleri Bakanı'nı Kolombiya'da hem Kolombiya Devlet Başkanı hem de 4 bakanı karşıladı. Kolombiya Devlet Başkanı Duque yıllar önce Harvard Üniversitesi'nde doktora yaptığı sırada üniversiteye konuşma yapmak için gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından etkilenip konuşma sonrası imzasını aldığını da ortak basın açıklamasında anlatıyordu.

Yine Latin Amerika'nın en güçlü ülkesi Brezilya'da da Çavuşoğlu hem Dışişleri hem de Başkan Bolsanaro tarafından kabul edildi. Venezuela için de durum farklı değildi. Ekvador, Panama, Arjantin da yine Çavuşoğlu'nun başarılı ziyaretlerinin adresleri oldu.

Bu ülkelerin hemen hepsi Türkiye'nin başta savunma sanayi olmak üzere üretim gücünden ve dış politika kapasitesinden istifade etmek isterken Türkiye bu ülkelerdeki ekonomik, politik ve kültürel ağırlığını artırmak istiyor.

Son olarak da Türkiye'nin özellikle Türk dizileri bakımından bölgedeki yumuşak gücünden bahsetmek gerek. Türk dizileri bölgede en çok seyredilen televizyon programları arasında; halk Türkçe öğrenmek için kurslara büyük ilgi göstermeye başlamış ve hatta çocuklara Türkçe isimler bile veriliyor. Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüleri bu bakımdan kritik önemde.

Türkiye eski Türkiye değil.

Oğuzhan Bilgin Diğer Yazıları