Yabancı futbolcu kuralı konusunda iki cephe oluştu.
Bir köşede “Maçların seromonisinde İstiklal Marşı söyleyecek adam kalmadı!” diyenler.
Diğer köşede “Futbol ve İstiklal Marşı ne alaka, yabancı düşmanlığı yapmayın!” diyenler.
İstiklal Marşı üzerinden eleştirenler, yabancı transferi ile dışa bağımlı yapıyı gözümüze sokmak için abartıyor. Yabancı futbolcu sınırlı olsun diyor.
İstiklal Marşı üzerinden eleştirenleri eleştirenler, gelişimde önemli olan rekabeti kaybetmemek için kitleyi gaza getiriyor. Yabancı futbolcu sınırsız olsun diyor.
İki tarafın endişesi aynı. Türk futbolu!
Türk futbolunun gelişimi, ne yerli korumacılığı ile ne de yabancı hayranlığı ile sağlanır.
İspanya, Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa gibi ülkeler bol yerli ya da sınırsız yabancı oynattıkları için Avrupa futbolunda söz sahibi olmuyor.
Gelecekte oynanacak futbolu belirleyip, ona uygun futbolcu ürettikleri için devleşiyor.
İstiklal Marşı üzerinden atışmanın izleyeni bol. Fakat sıkıcı ve boş muhabbet.
Transfer kolaycılığına kaçan yöneticilerden tek bir şey talep etmeli, üretim!..
Bacasız sanayii olmalı futbolumuz.
Ürettikten sonra sınırlamada evrensel kural neyse o uygulanır.
İsteyen yerli ile oynar, isteyen yabancı.
Arda Turan’a şaşıranlara öneri
Lucescu, görevi aldıktan sonra yapacağı ilk işin Arda Turan’ı milli takıma döndürmek olacağını açıklamıştı.
Lucescu’nun kadrosu geldi. Arda Turan milli takımda. Tuhaf mı? Değil.
Milli Takımın iyiliği için “Oğuzhan Özyakup neden kadroda yok” diye kızanlarla “Arda Turan milli takıma neden alındı” diyenler aynı. Tuhaf olan bu!
Milli takımın Arda Turan’a Oğuzhan Özyakup kadar ihtiyacı yok mu?
Arda, Bilal Meşe ile kavgasında yüzde yüz hatalı.
Hata yaptığını kabul edip, özür diler ve futbola katkı vermeye devam eder.
Türk futbolunun iyiliğini gerçekten düşünenlere önerim: “Arda Turan neden milli takımda” diye sormak yerine “Arda Turan’ı nasıl futbolun içinde tutarız” diye düşünmeleridir.
Üstelik, Bilal Meşe bile mahkemeye gitmeyip (!) onlardan daha büyük bir adım atmışken.
Aptal olan kim?
Lucescu Milli Takım kadrosuna Oğuzhan Özyakup’u önce almadı. Sonra çağırdı. Bunu açıklarken “Sadece aptallar fikrini değiştirmez” dedi.
Bu açıklama sonrası;
Bir yanım “Ne güzel! Hata yaptığını kabul eden ve bunu söylemekten korkmayan bir teknik direktörümüz var” diyor.
Diğer yanım “Baskıyla kadrosunu değiştirip açıklamasında bizi aptal yerine koyan bir teknik direktörümüz var” diyor.
Çağlar, Semih, Kjaer ve Josef’in anlattığı
Kafa toplarında zayıf diye rapor yazılan Çağlar Söyüncü, Bundesliga’da yılın 11’ine seçiliyor.
Türkiye’de ikinci ligde bile oynayamaz denilen Semih Kaya, yurt dışına transfer oluyor.
7 milyon Euro’ya alındığında bu paraya stoper mi alınır denen Kjaer, 13 milyon Euro’ya Milan’a gidiyor.
Bu adamı çok mu aradınız denen Josef için İngilizler 11,5 milyonla kapıya dayanıyor.
Sanırım birileri için “Biz futboldan pek anlamıyoruz” deme vakti.
Kendi yalanına inanan ayaktakımı
* Milli Takım açıklanıyor. Oğuzhan kadroda yok. “Oğuzhan Özyakup’u milli takıma Lucescu ile konuşan Arda aldırmadı” diyorlar.
* Josef de Souza’ya gelen 11,5 milyon Euro’luk kabul edilmiyor. “Zaten teklif yoktu. Olmayan teklifi reddettiler” diyorlar.
* Arda Turan ile Barcelona’nın yolları ayrılma noktasına geliyor. “Sponsor Barcelona’dan desteği çekti. Arda o yüzden gidiyor” diyorlar.
* Boluspor Fenerbahçe’den Ertuğrul Taşkıran ve Melih Okutan’ın bonservisini 1 milyon Euro’ya alıyor. “Boluspor transfer şikesi yapıyor” diyorlar.
Oturduğu yerde işkembeden sallayan bir ayaktakımı oluştu. Komplo teorilerinizle birlikte düşün yakamızdan. Artık yeter!