Luyindama – Marcao ikilisinden çok, hücumcuların öne çıkacağı bir maçtı. Feghouli, Belhanda ve Onyekuru oyunun tamamında olmasa da maçı tabelada bitirdikleri anlarda (özellikle 65 ile 79’uncu dakikalar arası) beklendiği gibi parladılar. Geriden çıkışları ile N’Diaye de etkiliydi. Unutmak olmaz. Elbette hepsinin içinde Feghouli’nin atak agresifl iğini ayrı tutmak gerekir. Sezonun ikinci yarısında Galatasaray’ın uzak ara en iyisi. Galatasaray pozisyon oyunu oynamıyor. Onların oyununu tanımlamak için koşu, aksiyon ve tempo kelimelerini kullanmalıyız. Düşük tempoya rağmen, koşu ile topu Antalyaspor sahasına taşımakta ve aksiyon ile oyunu orada tutmakta sıkıntı yaşamadılar. Ancak geniş alanda temposuz oynayınca Antalyaspor’u hep oyunun içinde diri tuttular. Skordan bağımsız, Akdeniz ekbi Muslera’nın kalesine kolay geldi. Onyekuru’nun golüne kadar Muslera’nın parladığı, net kurtarışlarıyla takımını tabelada ayakta tuttuğuna tanıklık ettik. Harika bir performanstı. Belhanda’nın ikinci golde rakip defansın arasına sızan Onyekuru ile kurduğu pas bağlantısını, hücum oyuncularının hiçbiri henüz Diagne kuramadı. Üçüncü golden sonra maçın havası, onun güvenini yükseltecek golü atması için uygun havaya büründü. Biri ofsayta takılsa da diğerinde bu fırsatı kaçırmadı. Lideri kovalamak, eğer iyi oynuyorsanız, kovalanmaktan daha iyidir. Kazandıkça rakibi strese sokarsınız. Skordan çok oyununuz, lideri yakalanacağım paniğine sokar. Galatasaray kazanırken dahi, geçmiş yıllarda şampiyonluk yarışındayken sergilediği güçlü oyundan çok uzakta. Farklı skorla kazanırken, hiç kredisi yok görüntüsü veriyor. Fatih Terim maçın bazı bölümlerinde sağ bek ve sol bekini orta saha merkezine çekerek, Guardiola’nın 2-3-5 dizilişinden pasajlar sundu. Hücumda aksiyon sayısını ve hücum zenginliğini artırırken, top rakibe geçtiğinde yerleşimlerdeki değişimlerden olumsuz etkilendiler. Galatasaray kolay geçmesi beklenen maçı, gelecek haftalarda asla tekrarlamaması gereken savunma zaafl arını da göstererek, tabelaya baktığınızda kolay kazandı!