Ligin doğal şampiyon adaylarının zirveden uzak kaldığı ilginç sezonla uyumlu bir ilk yarı izledik. Kasımpaşa attığı golün dışında, bir penaltı kaçırdı, bir tane de Diagne ile gol kaçırdı. En az iki gol daha bulabilirlerdi. Fenerbahçe ise adeta karşıda rakip kale yokmuş gibi oynadı. Topu ileri taşırken akıcıydı, Kasımpaşa ceza sahasının civarına geldiklerinde de bir o kadar tutuk. Tek bir gol pozisyonu yaratamadıkları ilk yarıyı iki golle önde kapattılar. Mustafa Denizli Trezequet’i kanatlara hapsetmeyip özgürlük vererek, önde zaten hareketli olan hücum hattını daha etkili kılmıştı. Takım olarak ikinci yarı ise genellikle pozisyon sadakatiyle oynayıp kontraatak denediler. Erwin Koeman her Fenerbahçelinin onaylayacağı bir on bir çıkarmıştı. Mehmet Ekici Fenerbahçe’nin kadrosundaki en çok ihtiyacı olan futbolcu olduğunu bir kez daha gösterdi. Fakat bir kez daha doksan dakikayı tamamlayamadı. Sezonun on dördüncü haftada bu pozisyonda olması, sadece kötü kadro planlaması, sadece oyuncu kalitesi, sadece hoca eksikliği ile açıklanamaz. Gelinen bu nokta elindekinin kıymetini bilmeyip, futbolda işlerin çok kolay olduğu sanrısından kaynaklandı. Fenerbahçeliler pembe gözlüklerini çıkarmalı. Takım küme düşmeye oynarken; rakiplerinin kaybettiği puanlara sevinmekten, kendilerini Fenerbahçe’nin sportif direktörünün yerine koyup gelecek sezonda şu transfer edilse nasıl olur hayali kurmaktan, onun yerine bu oynasa daha iyi olmaz mı demekten, tribünde ezber tezahüratları yapmaktan vazgeçip, sahaya çıkan futbolcularını yüreklendirmeliler. Yükseleceklerse bu gerçekle yüzleşmeleri şart!.. Haftaya sezonun belki de en kritik maçını oynayacaklar. Akhisar’da ya bu kabus derinleşecek ya da bu kabustan uyanacaklar. Buna odaklanmalılar!.. Bu maçın kural hatası itirazı ile tekrar edilme olasılığının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini de hep birlikte göreceğiz!..