Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

‘Şansölye basını' rahatsız olmuş!

Avusturya gazetesi Kurier, AKŞAM’ın Viyana’da terör yandaşlarının gösterileri için ‘Onlar sizin beslemeniz Şansölye’ manşeti atmasını ‘saldırı’ diye nitelemiş!

Gazete, “Erdoğan basınında Kurz’a saldırıldı” başlığını kullanmış. Ve, “toplanma özgürlüğünün temel hak olduğunu” hatırlatmış.

Yazık ki, Kurier okurları,

AKŞAM’ın ağzına geleni esip savurduğunu, toplanma özgürlüğünü umursamadığını düşünüyor olmalılar. Zira gazeteleri onlara, AKŞAM’ın manşetinde ve baş editörünün köşe yazısında yer alan “Viyana’nın terör yandaşlarını beslediği” kanaatini oluşturan ‘gerekçeleri’ sunmadı.

***

- Şansölye’nin PKK’dan haz etmediğini, ancak örgüt propagandasına engel olmadığını yazdık. Ayrıca, muhalefet partisi SDÖ’nün geçen yıl düzenlediği 1 Mayıs gösterilerinde aynı gruplara yer vermesini sert şekilde eleştirdiğini ve twitter paylaşımında PKK AB terör listesindedir, çok sayıda terör eyleminden sorumludur ve sembolleri Mart ayında Avusturya’da yasaklanmıştır. Suçlara rağmen SPÖ’nün yürüyüşünde bu solcu aşırılık yanlısı örgütten bir heyetin olması kabul edilemez” dediğini hatırlattık.

- PKK’nın AB ‘terör listesinde olduğuna; PKK sembollerini yasaklayan Avusturya kanunlarına;

- PKK’nın AB ülkelerini ‘propaganda, finans ve eleman sağlama’ amacıyla kullandığını belirten Europol raporuna dayandık.

- Avusturya makamlarının, yasak olan PKK sembollerinin taşındığı bir gösteriye izin vermekten doğan sorumluluklarını görmeden, propagandaya tepki gösteren Türkleri ‘Erdoğan tarafından yönlendirilmekle’ itham etmelerinin iyi niyetli olmadığına işaret ettik.

- Yine, gösteri özgürlüğü ile terör örgütü propagandası arasındaki farkın Türkiye Büyükelçisi Ozan Ceyhun tarafından -AP üyesi olduğu yıllarda ilgili AB yasalarının en azından bazılarının oluşmasında katkı veren biri olarak- gayet iyi bilindiğini de not ettik.

Bütün bu ‘verileri’ okurlarından saklamak ve AKŞAM’ı “Şansölye’ye saldırmakla” itham etmek, ancak haberi bir ‘twitter trolü’ne yazdırmakla izah edilebilir!

BİR TERÖR İHRACATI HİKAYESİ

Soner Ö., 1985 yılında Avusturya’nın İsviçre sınırındaki Dornbirn kentinde bir işçi ailesinin çocuğu olarak doğdu.

20’li yaşların başına kadar mala zarar verme, şiddet ve uyuşturucuya bağlı suçlar nedeniyle 15 kez mahkum edildi.

Avusturya, zaten vatandaşlık vermediği Soner Ö.’yü, 6 Şubat 2009’da İstanbul’a sınırdışı etti.

Oysa Soner Ö., “memleketi Lustenau’nun melodik lehçesini konuşan” bir Avusturyalı’ydı. Falter gazetesinde Barbara Toth ve Michael Prock imzalı bir haberde onun için bu ifade kullanılıyor ve “entegrasyonun çalışmadığının üzücü bir örneğiydi” diyordu.

Soner Ö.; 7 Ocak 2019’da kaçak yollarla Avusturya’ya döndü ve ‘iltica’ talebinde bulundu.

Profil ve Krone gazetelerinin haberine göre, iltica gerekçesi şuydu: “Suriye’deki Kürt tarafında (YPG) ‘İslam Devletine (DEAŞ) karşı savaştım. Türkiye’de girdiğim silahlı çatışmalarda Türk askerlerini öldürdüm. İlticam kabul edilmezse Türkiye’de beni idam ederler.”

Türkiye’de idam cezası 2004’te kaldırılmıştı ama Avusturya makamları başvuruyu değerlendirmeye aldı, Soner Ö.’yü sınırdışı etmedi, salıverdi, üstüne de sosyal yardım bağladı!

26 Mart 2019’da, sosyal yardım ofisine giden Soner Ö., müdür Alexander Alge’i bıçaklayarak öldürdü.

Profil gazetesi, 21 Ocak 2020’deki cinayet duruşmasına ilişkin haberinde, “Soner Ö.’nün Alge’i korkutmak istediğini, öldürmek isteseydi onu uzaktan vurabileceğini, zira ‘keskin nişancı olduğunu’ söylediğini yazdı.

***

Olay, medyada “Avusturya’da doğan ama Türkiye’den gelen bir Türk’ün işlediği cinayet” olarak değerlendirildi.

Kimse, “Bu adam Avusturya’da suçlu yetişti, onu Türkiye’ye gönderdik ama o gitti YPG’ye katıldı, Türk askerlerini öldürdü, sonra yasadışı olarak geri geldi ve biz ona iltica kapısı açtık. Bu kez de burada ‘profesyonel savaş eğitimli’ biri olarak cinayet işledi. Biz ne yaptık?” demedi.

Çünkü, Türkiye’ye karşı terör yapmak Avusturya’da bir ‘suç’ değil, ‘korunma’ gerekçesi. Bunu da Soner Ö. ve onun gibiler gayet iyi biliyor ve kullanıyor.

***

Özet;

Avusturya bir ‘suçlu’ yetiştirdi, Türkiye’ye ihraç etti;

Suçlu Türkiye’ye karşı terör yapınca da onu ‘ithal’ etti.

Suçlu iki ay sonra bir Avusturyalıyı öldürdü. Avusturya sadece bir teröristi değil, Türkiye ve Türklere karşı terörü de ülkesine ithal etti. Ama onu hala ‘terörist’ olarak değil ‘suçlu Türk’ olarak görüyorlar!

Kusura bakmayın Şansölye;

Ama bu kafayla bildiğiniz ‘batarsınız’...

BU İFADEMİ LÜTFEN KUSUR SAYMAYIN

Trabzon’un Of ilçesinde, evinin yanında bir pitbull ve iki Alman kurdunun saldırısına uğrayan 57 yaşındaki Huriye Kaya yoğun bakımda. Sol kolu dirseğinden kesilmiş, vücudu parçalanmış.

İnşallah kurtulur, dua ediyorum.

Ama hayvanların kabahati yok.

Bu facia, ‘sahip çıkamayacakları köpekler edinen itler’ yüzünden oldu.

Belediye önce onları toplamalı.

VİYANA’NIN ÇELİŞKİLERİ

Şansölye Kurz ve kabinesi, Türkiye’den çatışma ‘ithal’ etmeyeceklerini söylüyor.

Ama aynı zamanda ‘Türkiye bize çatışma ihraç etmesin’ de diyorlar.

İkisi aynı şey değil.

Türkiye’de çatışma isteyenleri ithal edenlerin; dahası Viyana’nın içinde çatışma ‘üretilmesine’ göz yumanların Türkiye’yi çatışma ihraç etmekle suçlamaları gülünç.

***

İthal ettikleri gruplar Kandil’den yönetiliyor.

Onlara tepki gösterenler ise Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yönlendirilmiyor.

Gerçeği anlamak için Türkiye kökenlilerden kimlerin işinde gücünde insanlar olduğuna, kimlerin eylemden eyleme koşturulduğuna bakmak yeterli.

Ancak Şansölye Kurz’a bu konuda yeterli veri gelmiyor olabilir. Belki de bu yüzden Avusturya İstihbaratı’nı (BVT) yeniden yapılandırma gereği duyuyor.

BİZDE ÖRDEĞE ÖRDEK DERLER

Avusturya hükümeti ve diğer bazı AB üyeleri, PKK yanlılarının gösterilerine ‘terör örgütü propagandası’ denilmesini istemiyor.

Zira aksi halde ‘suça göz yummuş’ olacaklar.

Ancak bu değerlendirmeyi Europol de yapıyor.

Viyana’da bir grup, AB listesindeki terör örgütü flaması ve elebaşının posterini taşıyor, örgütün insan hakları savunucusu olduğunu söylüyorsa bu terör propagandasıdır.

Yani sözkonusu olan El Kaide veya IŞİD ise!..

Sanırım bir İngiliz deyimiydi; “Kanatlı, suda yüzüyor, paytak yürüyor ve vak vak diyorsa bizde buna ördek derler!”

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları