Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

ABD terör örgütünü nasıl çekecek, nasıl izlenecek

Suriye’de terör örgütü YPG/PKK’nın Türkiye sınırından çekilmesine dair ABD ile varılan anlaşmaya dair en kritik soru şuydu:

“Çekilme, ağır silahların toplanması, mevzi ve tahkimatın yıkımı nasıl olacak? Bunların yapılıp yapılmadığını kim nasıl kontrol edecek?”

Dışişleri kaynakları, bu konuda sorumluluğun ABD’de olduğunun altını çiziyor. 

ABD, terör örgütünü birlikte yönettikleri ‘yetkili’ler üzerinden bu süreci yürütecek. Türkiye de sahadaki ABD ve terör örgütü ‘yetkililerini’ ve sorumluluk alanlarını biliyor.

Ayrıca, görüşmelerde 5 gün içinde bu işlemlerin aşama aşama nasıl yapılacağı da konuşulmuş ve ‘kayda’ geçirilmiş.

Ayrıca;

Türkiye de TSK, Suriye Milli Ordusu ve MİT unsurlarıyla sahada ‘gözlem ve izleme’  yapacak.

MİT’in bölgede ‘yerel kaynaklar’  konusunda istihbarat kapasitesi de yüksek.

Bir diğer gözlem alanı da ‘hava sahası’. İHA’lar 32 kilometre derinlikteki alanı birçok noktadan ve ‘Türkiye sınırından dahi’ gözleme kapasitesine sahip.

Kaynaklar şunu da not ediyor:

Bu 5 günlük süreç içinde terör örgütünün çekilme esnasında işleyeceği her türlü eylem, ABD’nin sorumluluğunda olacak.

Buna insanları zorla yerinden etmek, evlerini yakmak, el yapımı patlayıcılarla tuzaklar kurmak dahil!

Anlaşmadaki ‘120 saatlik’ yani 5 günlük mühletin bir günü geride kaldı. Hassas bir 4 gün daha var.

***

Anlaşmayla ilgili enteresan hukuki değerlendirmeler de var.

Örneğin, iki ülke arasında böyle ayrıntılı metinlerin ‘centilmenlik anlaşması’  gibi değerlendirilemeyeceği vurgulanıyor. Yani, bu tür anlaşmalar, ihlali durumunda ‘uluslararası anlaşma’ gibi takibi yapılabilecek sonuçlar doğurabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD heyetiyle görüşme konusunda ‘yazılı anlaşma’ şartını koyduğu da kulağıma geldi.

Doğruysa, ‘işi uluslararası hukuk bakımından sağlama almayı’  da hesaba katmış demektir. 

Graham’i McCain’den ayırmak

ABD’nin son yıllardaki en ünlü Cumhuriyetçi senatörü John McCain’di.

Kendisine ‘derin Amerika’ gözüyle bakılırdı.

Suriye krizi sürecinde, ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen Bağdat, Kuzey Irak, Suriye ve Türkiye arasında mekik dokudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, onu defalarca kabul etti.

Görüşlerine değer verdi.

Ölümünün ardından benzer bir trafik yürütmeye başlayan bir başka senatör öne çıktı: Lindsey Graham.

Erdoğan, Graham’ı da dışlamadı, görüştü.

Ama aynı ‘ağırlığı’  göremedi.

Ankara’da ayrı, Washington’da ayrı, kendisini telefonda işleten Rus ‘hacker’lara ayrı konuşuyordu!

Dikkate almadı.

Senatör buna bozuldu, azılı Türkiye düşmanı kesildi.

Hakkında araştırma yaparken şu espriye rastladım:

- “Senatör Graham’ı Mc Cain’den nasıl ayırabilirsiniz?” 

- “Levye ile!”

Fiziksel yakınlık tamam.

Ama tabloya bakılırsa;

‘Devlet adamı’ olarak aradaki fark ‘birkaç fırın ekmek’le kapanacak gibi değil.

Lafın tamamını…

Bazıları her yazıda Ali topu at’ formatı bekliyor.

Her ‘ima’nın veya ‘böyle akıldan bu beklenir’in sonuna ‘ima anlamında ünlem’ koyarsam yazı ‘!’den geçilmez. Allah’tan ‘harekesiz’ okuyabilenler çoğunlukta.

Yine de kayda geçsin:

Rusya’nın Türkiye’ye Ortadoğu’nun liderliği biçme hikayesi saçmadır.

Mektup densizliği ancak ‘Trump aklı’yla izah edilebilir.

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları