Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

ABD Rusya'yı kendi eliyle arka bahçesine yerleştirdi 

Venezuela’daki darbe girişimi ABD’de planlandı ve oradan yönetildi. 

Çünkü ‘arka bahçe’ olarak gördüğü Latin Amerika’da ‘sosyalist’ iktidar istemiyorlar. 

Latin Amerika tarihi bu yüzden ‘darbeler tarihi’dir. 

‘Beyaz eldivenli darbe’ deyimini internetten de olsa araştırın, hiç de yabancı olmayacağınız bir tarihle karşılaşacaksınız. 

Brezilya, Arjantin gibi bazı büyük ülkelerde son yıllarda yaşanan çalkantılarda bir ölçüde ‘başarı’ da sağladı. 

Venezuela ‘şimdilik’  başarısız olan son girişim. 

Ancak bu kez başarısızlıktan daha büyük bir ‘tehdit’ barındırıyor. 

Rusya…

***

ABD, önce muhalefet lideri Leopoldo Lopez’i destekledi, ancak ‘ev hapsine’ alınınca, Juan Guaido’yu destekledi. 

Zaten kötü giden ekonomiyi 
‘ambargolarla’ ve ‘ülkenin yurtdışındaki varlıklarını dondurmakla’ iyice krize soktu. 

Çünkü, muhalefetin arkasında yeterli halk desteği yoktu. 

Halk da ‘cebini’ düşünürdü! 

Ordu da daha fazla karışıklık istemeyeceği için halkla birlikte hareket ederdi! 

Yani Sosyalist Devlet Başkanı Nicholas Maduro’yu devirirdi!

***

Ama öyle olmadı. 

Halk, petrol zengini ülkede benzinsiz, ekmeksiz ve ilaçsız kaldı. 

Ama ‘Bolivarcı’ sosyalist yönetime karşı darbeyi desteklemedi. 

Guaido, yaklaşık 6 ay boyunca ‘sokağa çıkma’ çağrılarına cılız destek bulabildi. 

ABD ‘korkutmak’ için ‘işgal ederiz’e kadar tehditler yaptı. 

Yine olmadı. 

Guaido, nisanın son günü ‘darbe’ girişimi yaptı, başarısız oldu. 

1 Mayıs’ta halkı sokağa çağırdı, kimse çıkmadı. 

Dün de ‘genel grev’ çağrısı yaptı. 

Yine destek bulamadı.

***

Bu başarısızlık kalıcı mı, göreceğiz. 

Ama kalıcı olan bir şey var. 

ABD, okyanus ötesinde rekabet ettiği Rusya’yı, kendi eliyle Latin Amerika’ya yerleştirdi. 

Zira Maduro’nun arkasındaki en önemli ‘silahlı ve paralı’ güç Rusya. 

Moral güç ise Küba. 

O yüzden ABD şimdi Rusya ve Küba’yı suçluyor. 

Rusya’ya ‘ambargo’ uyguluyor. 

Eğer Venezuela’da Maduro kalırsa, ABD’nin ‘müttefik yönetim’ haline getirdiği diğer ülkelerde de işler değişebilir. 

Artık ‘arka bahçe’de yeni bir

komşu var. 

Berlin ve Paris’in ‘Balkan’ ilgisi 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen mayısta Avrupa Parlamentosu’na hitap ederken “Balkanlar’ın Türkiye’ye veya Rusya’ya doğru yönelmesini istemediğini” söylemişti. 

Bu söz orada kalmadı. 

İki ülke, Berlin’de yeni bir ‘Batı Balkanlar Zirvesi’ topladı. 

Sırbistan, Bosna, Arnavutluk, Karadağ ve Kosova’nın durumu ve komşularıyla ilişkileri masaya yatırıldı. 

Ancak bu gündemin içinde Balkanlar’da “Türkiye, Rusya ve Çin’in artan nüfuzu” da vardı. 

AB Genişleme Komiseri Johannes Hahn da, bu ülkelerin AB süreçlerinin canlı tutulmasının “AB’nin nüfuzunu güçlendireceği”

uyarısı yaptı. 

Dün, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Milorad Dodik ve Konsey’in Müslüman üyesi Şefik Caferoviç’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaretleri bu açıdan önemli. 

Türkiye, AB, Almanya ve Fransa’nın Rusya ve Çin ‘endişesine’ katılabilir;  

Ancak Türkiye, AB, Almanya ve Fransa’nın ‘nüfuz artırma’ girişimine karşı da Balkan ülkelerinin ‘bağımsızlığını’ destekliyor.

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları