Yazarlar

Kurtuluş Tayiz

Kurtuluş Tayiz

Hem 19 Mayıs, hem HDP ittifakı?

Kurtuluş Tayiz tüm yazıları

19 Mayıs dolayısıyla ülkede yine hararetli bir tartışma, daha doğrusu kutuplaşma yaşanıyor. CHP’li yöneticiler, daha çok iktidar partisini hedef alarak Mustafa Kemal Atatürk’ün değerinin yeterince anlaşılmadığını belirtiyorlar. Evet, 19 Mayıs, milli mücadelenin, kendi küllerinden yeniden doğuşun ve bağımsız bir vatanın simgesi, özel günü ya da bayramıdır. Ve fakat, ne yazık ki, bu değerlere en çok ters düşen CHP’nin kendisidir.

Türkiye, üzerinden bir asır geçmesine rağmen etrafı yeniden kuşatılmak, birliğine kast edilmek, bölünüp parçalanmak isteniyor. Aklı kesen herkes bu gerçeğin farkında. 15 Temmuz darbe girişimiyle neredeyse Irak ve Suriye gibi işgale açık bir ülke haline geliyorduk. Bu tehdit hala bitmiş değil. Bu hal ve koşullarda yeni bir istiklal savaşı vermemize rağmen CHP yönetimi, Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyete kast edenlerle beraber hareket etmekte, ittifak içinde davranmaktadır. Mevcut CHP yönetimi şu soruyu hak etmektedir: Cumhuriyetin “kurucu partisi” olan CHP, bu kez yıkılması için mi çalışmaktadır?

CHP’li yöneticiler, her seferinde milletin yönelttiği bu haklı soruyu bir siyasi suçlama olarak değerlendirip geçiştirmek yoluna gitmektedirler. Ancak, bu sorudan daha fazla kaçabilmeleri mümkün değil. FETÖ’nün -bugün tüm çıplaklığıyla ortaya çıkan- kaset operasyonuyla CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu, terör örgütü HDP’yle ittifak içine girmiştir. Bunu seçimlerde birlikte hareket ederek ilan etmişlerdir. Bu yalan değil, siyasi bir suçlama değil; kendilerinin de ilan ettiği siyasi bir ortaklık.

İşin daha kötüsü CHP’nin ittifak kurduğu HDP, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü hedef aldığını da gizlememektedir. Her fırsatta terör örgütü PKK’yla “aynı tabanı” paylaştıklarını söyleyerek kendi gerçekliğini de itiraf etmektedir. HDP’nin parti programı dahi Kandil’de yazılmakta, meclise gönderilen milletvekili isimleri de PKK tarafından belirlenmektedir. Bu bilgiler bizzat HDP’li yöneticilerin ifadeleri üzerine kayıtlara geçmiştir.

Şu açık ki Kandil ve HDP, en kibar ifadeyle Türkiye’nin güneydoğusunda federasyon ya da özerk bir devlet-yönetim kurmak istiyorlar. Türkiye’nin üniter yapısını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. CHP, bu durumda nasıl olur da Atatürk cumhuriyetini yıkmak için yola çıkanlarla ittifak kurabilir? Bu öyle geçiştirilecek bir soru değil, yalnız!

Evet, her zaman olduğu gibi yine “HDP’nin yasal”, “demokratik” bir parti olduğunu söyleyerek bu ittifakı izah edecekler. “Bilmem kaç milyon kişinin HDP’ye oy verdiğini” belirterek kendilerince karşı bir argüman üretiyorlar. CHP, elbette HDP’yle kanunlara uygun bir ilişki-ittifak geliştiyor, kimsenin buna itirazı yok; ama buradaki “yasal”lık, HDP’nin ülkeyi bölmek için yola çıkan, bunu parti programına da koyan, talimatlarını Kandil’den alan, ipi yabancı başkentlerin elindeki bir parti olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Üstelik bu durumdayken CHP, hem Atatürk fanatikliği yapıyor, hem de HDP’yle ittifak kuruyor. Bu nasıl mümkün olabiliyor?

“Efendim, Atatürk de Kürt temsilcilerle görüşmüş, el öpmüş, onları Meclis’e taşımış, bazı anayasal haklar vermekten bahsetmiş” falan diye itiraz edenler çıkacaktır. Elbette, Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti kurmak için Kürtlerle ittifak kurdu, cumhuriyeti yıkmak değil. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, bugün cumhuriyeti yıkmak için yola çıkan PKK/HDP’yle ittifak kuruyor. Bunları birbirine karıştırmayalım. Ne kendimizi, ne de başkasını kandırmayalım. CHP “Vatan tehlikede” deyip vatana kast edenlerle, onlara taşeronluk yapanlarla birlikte hareket edemez, etmemeli. Yanlış mı?

Kurtuluş Tayiz Diğer Yazıları