Köşe değil kitap yazılacak bir maç. Böyle zamanlar bir takım için en zor dönemlerdir. Sıkışmış bir ruh, çökmüş bir öz güven ve tükenmeye yüz tutmuş umutlar… Zafere ulaşmak için birçok cephede savaşmaya ve bu savaşı hatasız yönetecek bir komutana ihtiyaç var. En umutsuz anları umuda çevirecek, en karanlık dehlizlerden çekip çıkartacak, en olmazı olduracak bir komutan… Üstelik Mustafa Denizli bu mücadelenin başlangıcında hiç de beklentileri karşılayacak bir diriliş emaresi gösteremedi. Ancak tablo kötü olsa da hep, "Yıkılmadık, ayaktayız" mesajları verdi. Öncelikle beklentileri 'devre arasına' erteleyerek takım üzerindeki baskıyı minimize etti, sonra da içeride yaptığı terapilerle 'büyük takım' ruhunu ayağa kaldırmaya çalıştı.
Aslında yaptığı çalışmaların meyvesini görmesi açısından en kritik maç da Akhisar'dı. "Biz de varız" diyebilmek için mutlaka kazanmalıydı. Maçın başında bütün telkinlere rağmen ayakları titreyen, 'ya kaybedersek' endişesinde bir Galatasaray vardı.
Cihat Arslan, sol tarafa koyduğu Güray Vural'la, Galatasaray'ın en zayıf yanından istifade etmek için kurnaz bir plan yapmıştı. Nitekim ilk 20 dakikada Akhisar buradan sürekli Galatasaray kalesine geldi. Podolski'nin burada savunmaya katkısıyla tehditler azaltıldı.
Ancak Aslan'ın bu planı yaparken hesaba katmadığı bir Olcan çıktı sahneye. O kanattan çok rahat geldi, hücumu organize etti. İlk golde pozisyonu hazırlayan, Chedjou'ya topu kazandıran oydu. İkinci golde de hissesi yüzde elliden fazlasıydı.
Devre arasında gönderilecek oyuncular arasında ismi geçen Yasin, Olcan ve Umut Bulut'un gollerdeki etkisi ve katkısı elbette bir kader değil, "Kim olduğumuzu göstereceğiz" motivasyonuydu.
Burak Yılmaz'ın sakat olduğu bir dönemde, "Umut Bulut'un opsiyonunda gaflete düştük" açıklaması yapan Başkan Dursun Özbek de Denizli'nin yoluna taş koymuştu. Umut profesyonelliğinin, futbol yeteneğinden çok daha üstün olduğunu dün bir defa daha gösterdi. Bunu yaparken Denizli'nin de kafasını karıştırdı. Bence Burak Yılmaz-Podolski ikilisinden ziyade, Podolski'nin yanında rakip savunmayı dağıtan bir Umut daha yararlı duruyor.
Denizli'nin Tarık'ı çıkartıp, sağ beke Semih'i çekmesi gereksiz bir fanteziydi. İşleyen düzeni alt-üst etti. Aksayan savunmayı toparlamak için böyle kritik bir maçta yapılacak iş değildi.