Fikret Orman'ın, "Beşiktaş, Alanyaspor'u transfersiz de yener" derken neyi kastettiğini dün gördük. Daha ikinci dakikada Aissati, topu Ayite'nin koşu yoluna atabilse Alanyaspor öne geçecekti. Ama Vodafone Arena'nın atmosferi ayaklarını titretti, topu Marcelo'ya teslim etti. Bu pozisyon zaten işin rengini gösterdi.
3 dakika sonra da zaten Beşiktaş'ın golü geldi. Adriano taç atışı kullanırken Hüseyin Kalpar kulübeden çıkıp, "Emre Emre!" diye yırtındı, önlem alınmasını istedi ama sesini duyuramadı. Ardından da Oğuzhan'ın harika golü geldi. 2 kişiyi havadan, kaleciyi de karadan geçen Ozzie futbolun "Güzel oyun" diye anılmasına vesile olan resitallerden birini sundu. O çalımları yerken, "Haydar haydar!" türküsünün ritmiyle hareket eden Alanyaspor savunmasının katkısını da teslim etmek lazım.
Beşiktaş hakkında bir değerlendirme yapmak için elbette Alanyaspor maçı ölçü değil. Ama yine de kötü rakibe rağmen, Beşiktaş'ın göze batan aksaklıkları vardı.
Adriano hazır değil. Bu performansıyla oynayamaz. İleri gittiği zaman orada kalıyor ve savunmayı tamamen unutuyor. Şenol Hoca böyle gevşeklikleri affetmez. İsmail Köybaşı'nı bile aratırsa bu onun ayıbı. Quaresma yine geçen sezonki gibi rakibin zayıflığını görünce işi sulandırıyor. Öğrendiklerini ve neden Portekiz Milli Takımı'na yeniden döndüğünü unutmuş gibi.
Sonradan oyuna girip, yorgun savunmaları kolay ekarte eden Cenk Tosun'un dün de etkisiz kalışına şahit olduk. Öyle ki 23. dakikada yine net bir fırsatı harcarken, Şenol Güneş'in isyanı beden diline yansıdı. Hayata dönmesi için 'penaltı terapisi' değil, Gomez rekabeti lazım.
Şenol Güneş'in kaderi bu. Bu sezona 'hazır bir takım'la girme hayali yine suya düştü. 'Kervan yolda düzelir' umuduyla başlıyor bir kez daha. Ama benim gördüğüm şu; "Bu defa işi geçen yıldan daha zor."