Bursaspor'un kendi alanındaki savunması, Bizans'ın Haliç'e zincir germesi gibiydi. Bütün surlar tahkim edilmiş, Beşiktaş hücumlarının ceza sahasına sızmasını sağlayacak gedikler kapatılmıştı.
Zafer için gemileri karadan denize indirecek bir Fatih'e ihtiyaç vardı. Gözler Oğuzhan'daydı. Çünkü Quaresma'nın yokluğunda 'Düşünülmeyeni düşünecek ve uygulayacak' kahraman potansiyeli bir tek onda vardı. İkinci yarıda Olcay'ın yerine Tolgay'ın oyuna alınması da Güneş'in Oğuzhan'ı besleme ve göbekten gedik açma planıydı.
Nasıl olacak? 'Bu Gordion Düğümü'nü kim çözecek' diye düşünürken sahneye hakem Bülent Yıldırım çıktı. Kılıcını çekti, düğümü biçti…
Beşiktaş'ın Kiev'de uğradığı hakem katliamından etkilenmiş olsa gerek ki Bülent Yıldırım ilk yarının son dakikasında Harun'un dizine basan Marcelo'ya 'Duygusal' yaklaştı. Gökhan'ın penaltı getiren düşüşünde de aynı 'Gönül meylinin' etkisi olduğunu düşünüyorum. İkinci penaltı kararı için ise kimsenin söyleyecek sözü yoktur sanıyorum.
Kiev bozgunundan sonra Bursaspor maçı Beşiktaş için bir 'Hayata dönüş' sınavıydı. Ve hasta yoğun bakımdan çıktı. 'Şampiyonlar Ligi Travması'nın doğru tedavisi çok önemliydi. Bu anlamda Şenol Güneş ve yönetimi tebrik ediyorum. Böyle ağır yıkımlardan sonra zihinsel, ruhsal ve fiziksel olarak ayağa kalkmak kolay iş değil.
Tabi burada Beşiktaş taraftarının hakkını da teslim etmeli. O sabah Atatürk Havaalanı'nda sergiledikleri tablo, dünkü sonucun en önemli sebebiydi. Daldaki kuşun ardından sızlanmak yerine eldeki kuşa dört elle sarılarak yaraların daha kolay sarılacağını biliyorlardı. Başardılar.
Aboubakar'a Beşiktaş taraftarının tepkisini anlıyorum. Taraftar ondan Gomez performansı bekliyor, o yüzden de bazen 'Çekilmez' oluyor. Yönetim ara transferde bu bölgeye takviye yapmazsa, eldeki rezervlerle sıkıntı aşılacak gibi durmuyor. Arkalar iyi ama önler ııh!