Başkan söyleyeyim.
O kırmızı Cüneyt Çakır’a yakışmadı.
Dünya futbolunun zirvesine çıkmış Çakır’ın, İzmir derbisinde gündemin önüne geçmeye ihtiyacı yoktu. Evet! Barış Başdaş’ın rakibine müdahalesi sertti, sarı kart gerektirirdi. Ama biz rakibinin sağlığını tehdit edecek bir 'taban ya da darbe' göremedik.
Çakır, Karşıyaka’nın Hocası Kemal Özdeş’in 'eyyamına' kurban gidecek bir hakem profili çizmemeliydi ama maalesef öyle oldu.
Karşıyaka-Göztepe derbisi günlerdir Türkiye’de bozulan futbol barışının düzelmesi için bir meşale olarak sunuldu ve öyle de algılandı.
Hepimizin umudu oldu. Bu adımı atan Karşıyaka Başkanı Ali Erten ve Göztepe Başkanı Mehmet Sepil’in güzel niyeti de kendini bilmez 3-5 gözü dönmüş psikopatın öfkesine kurban gitti.
Emniyet bu 'barış derbisi' için 2 bin 500’ü aşkın güvenlikçi görevlendirdiğinde abartılı bulmuştuk. Öyle ya bu güzel havayı kimse bozmak istemezdi.
Kulüpleri bu kadar örnek adımlar atmışken, taraftarları da bunu desteklemek için çaba gösterirdi. Bu güzel niyete zarar verecek eylemlerden kaçınırdı. Umudumuz buydu. Ama ne yazık ki gerçekler öyle olmadı. Yine kavga, yine kan, yine biber gazı… Futbolun bir eğlence olduğunu unutturan o çirkin görüntüler.
Ve bir kez daha ötelenen, umutlar, hayaller…
Tek tesellimiz sahada mücadele eden oyuncuların iyi niyetiydi. Futbol adına ellerinden gelen doğruları yapmak için gösterdikleri gayretti.
10 kişi kalana kadar Göztepe daha iştahlıydı, hatta 10 kişi kaldıktan sonra da daha fazla risk aldılar, enerji koydular.
Karşıyaka ise sabırla bekledi ve Engin'le bulduğu 2 fırsattan birini gole çevirip 3 puanı aldı.
Cüneyt Çakır'ın yönettiği, Fatih Terim'in de tribünden izlediği maçta Engin'in attığı 3 golle Karşıyaka'nın kazanması belki de bir kaderdi….
Karşıyaka 'çökertmeden çıkar'ken Göztepe 'Çakır' gözlü Gülsüm’ü futbolun adaletsizliğine kaptırdı.