İlk sözüm Fabricio'ya. Harika işler yapıyorsun. Gereksiz işlerden uzak dur. Futbol sahaları, 'Keşke'lerin çim yoldurttuğu sahnelerle doludur. Mossoro'yu çalımlayarak ateşle oynadın, sonra Mehmet Batdal'a da aynı şeyi yaptın. Kaleciler başka seçenekleri kalmadığında bu tercihi kullanabilir. O zaman anlayışla karşılarız. Ama önünde bir sürü alternatif varken, rakibi bekleyip, çalım atmaya kalkışmak laubaliliktir. Belli ki Fabri, hafta içinde sosyal medyada attığı çalımları paylaşıp, onu öven taraftarın etkisinde kalmış.
Şenol Güneş, Başakşehir karşısında Benfica maçının ikinci yarısındaki anlayışla çıktı. Ama ne Aboubakar, ne Cenk Tosun ne de Quaresma o günkü rüzgarı yakalayabildi. Bir başka deyişle çok organize bir takım olan ve koridorları kapatan Başakşehir buna izin vermedi.
Ön alanda baskı yapan ve Beşiktaş savunmasından dönen topları toplayan Başakşehir daha ilk yarıda Benfica'nın attığından daha fazla gol atabilirdi. Beck'in göğsünden sektirdiği topu kapan Cengiz'in acemiliği, Mehmet Batdal'ın boş kaleye gönderemediği 2 yüzde yüz gollük fırsatı harcaması Kartal'ın şansı oldu.
Bir başka şansı da Emre Belözoğlu'nun sakatlanmasıydı. O çıktıktan sonra Başakşehir sadece oyun düzeni ve disiplini değil, sağduyusunu da sarsıldı. Abdullah Avcı'nın hamleleri eski işleyişi geri getirmedi.
Beşiktaş'ın ilk yarının son bölümünde başlayan baskısı, ikinci yarıda Tolgay'ın da girmesiyle daha organize ve disiplinli bir görüntüye büründü. Marcelo'nun golünden sonra kazanmak için çok önemli fırsatlar da yakalandı. Bu bölümde de Başakşehir'i ayakta tutan kalci Volkan oldu.
Herkes dün Vodafone Arena'da 2 çetin cevizden birinin kırılmasını bekliyordu. Kaliteli bir mücedele oldu ama cevizler sağlam kaldı, Fenerbahçe ile Galatasaray'a yaradı.