Yazarlar

Ertuğrul Özkök dünkü yazısında Diyanet İşleri Başkanı’nın 9 Kasım’da Kadir Mısıroğlu’nu ziyareti üzerine kopan fırtınaya dair Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in konuşmalarını değerlendirmiş. 

Ve sonunda demiş ki: 

“Bu ülkenin 90 bin camisinde her gün beş vakit ezan okunuyorsa o büyük insan sayesindedir. 

Bu ülkede bugün ay yıldızlı bayrak dalgalanıyorsa senin kafadaki adamlara karşıda bağımsızlık mücadelesi veren o insan sayesindedir…” 

Bu sözler, artık, iyice kabak tadı verdi. 

Sanki Mustafa Kemal bir superman. 

Mustafa Kemal o kongreleri sanki tek başına ve laf olsun diye yaptı. 

Sanki bütün cephelerde M. Kemal tek başına savaştı. 

Daha da ve en önemlisi sanki Meclis diye bir şey yoktu. M. Kemal tek başına karar veriyor ve uyguluyordu. 

Oysa; tarihen sabit ki işin aslı hiçte o kadar basit değil. 

Daha Mustafa Kemal Samsun’a gitmek için İstanbul’dan hareket etmeden, Anadolu’nun birçok yerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuş. 

Mustafa Kemal’i Samsun’da da bu cemiyetlerden biri olan Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin unsurları karşılıyor, güvenliğini sağlıyor. 

Kongreler zaten müştakilen var olan bu cemiyetleri bir çatı altında toplamak ve birlikte hareket edebilmek için yapılmıyor mu? 

Meclis’in yeni seçilen üyeleri bu cemiyetlerin belirlediği ve Ankara’ya gönderdiği insanlardan oluşmuyor mu? 

İşin aslı ve kısa özeti şu: 

İbni Haldun derki; “Mülk sağlam temellere oturmaya başlayınca Melik’in yaptığı ilk işlerden birisi Mülk’ü beraber kurduğu insanlardan kurtulmak ve yabancılarla çalışmaktır. Çünkü Melik bilir ki; Mülk üzerinde en az kendisi kadar o insanlarında hakkı vardır.” 

Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ni tek başına kurmadı. Arkadaşları, kurmayları, adamları, başkaları ve halkın iradesi ve azmi de vardı. 

Ancak devlet kurulup bir sisteme oturdukça, uluslararası varlığı ve meşruiyeti tanındıkça, M. Kemal her bulduğu fırsatta, devleti beraber kurduğu insanların birinden, ikisinden, üçünden… kurtulmanın yollarını gözledi, aradı. Bu operasyonlar başarılı oldu ki bugün Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu bağlamında Ertuğrul Özkök gibiler tek bir kişiden bahsedebiliyor. 

Bilmem anlaşıldı mı? 

Not: Bu yazı Kadir Mısıroğlu’nu, Diyanet İşleri Başkanı’nı, Ak Parti sözcüsünü savunma yazısı değildir.  

Hüseyin Besli Diğer Yazıları