Yazarlar

Hüseyin Besli tüm yazıları

Gece, saat 01 suları… 

Ağustos ayında olmamıza, iki tarafı kapalı bir balkonda oturuyor olmama rağmen serinlik omuzlarımdan ısırıyor. 

Ta uzaklardan gelen zayıf çekirge sesleri de olmasa kesif bir sessizliğin içinde kalakalacağım duygusu yalayıp geçiyor… 

Bu girişten sonra, klasikleşmiş benzer bir çok metindeki gibi; ‘gökyüzünün derinliklerinden yıldızlar göz kırpıyordu’ türünden bir cümle beklentisi hiçte yadırganası değildir. 

Ama, durum hiçte öyle değil. 

Gözün görebildiği her yerde ışık var ama onlar ne yazık ki yıldız değil. Onlar bildiğimiz elektrik lambaları. 

Öyle, gecenin esrarını çoğaltacak cinsten, perdelerin kıvrımından sızan ışık hüzmeleri değil. Abartılı bir şekilde her yere dikilmiş bildiğimiz sokak lambaları onlar. 

Yani; yaydığı ışık yalımlarıyla gecenin suretini/suratını yırtan ve doğanın sahiciliğini yok eden arsız ve utanmaz elektrik lambaları onlar. 

Biliyor musunuz? 

Türkiye siyasi sahnesi de tıpkı bu gece gibi. 

Normal şartlarda siyasetçiler, alaca karanlıkta yol gösteren yıldızlar gibi olmalıdır. Onların içinden en parlak olanı, yani en fazla ışık saçanı ve ışığı en uzak noktalara ulaşanları siyasi liderler oluyor. 

Oysa bugün sadece Türkiye’de değil dünyada onlardan çok az kaldı. 

Türkiye’de; bütün eskimişliğine ve yıpranmışlığına rağmen, dışarıdan ve içeriden nice kötücül müdahalelere maruz kalmasına rağmen, bize sahici bir gökyüzü, sahici bir siyasi ortam sunan parti Ak Parti’dir. Lider de onun genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. 

Onun haricindeki bütün görüntüler yanılgı (‘algı’dan mütevellit), bütün örgütler kurmaca, bütün kahramanlarsa sahtedir. 

Hele hele, yeni ortaya çıkmış ve/veya yeni çıkış hazırlıkları içinde bulunan kişi ve kurumlar söz konusu ise; 

Söz konusu o ısmarlama elbise hali, o kurgulanmışlık görüntüsü, o ikame edilme olgusu daha net bir biçimde görülmektedir. 

Sokak lambaları ihtiyaca bakılmaksızın her gün daha da çoğalıyor. 

Sokak lambaları çoğaldıkça yıldızlar daha da görülmez oluyor, anlaşılan gözler kamaşıyor. 

Yıldızları görmeniz ve fark etmeniz için illa da koyu karanlıklar içine düşmemiz mi gerekiyor? 

Hüseyin Besli Diğer Yazıları