Yazarlar

1

Hani denir ya; ‘neredeyse dilimde tüy bitti’ diye, o hesap.

2

BAYRAKTAR AİLESİ, ŞU MÜBAREK RAMAZAN AYINA, ÜSTELİK BÜYÜK İHTİMALLE İÇİNDE KADİR GECESİ BULUNSURAN SON ON GÜN HÜRMETİNE VE RUHANİYETİNE SIĞINARAK ŞÜKREDİP BOL BOL DUA ETSİNLER.

3

CHP’liler bir çok tezvirat ve iftira ile İBB ile BAYRAKTAR arasında yapılan gençlere eğitim vermek amacıyla sözleşmeyi nihayet iptal ettirdiler.

Allah’tan Selçuk Bayraktar erken davranıp kendisi tek taraflı olarak sözleşmeyi fes etti.

Etmeseydi ne olurdu ki demeyin.

Arsasıyla beraber fabrikayı da isteyebilirlerdi haberiniz var mı?

Bahsettiğimiz CHP zihniyeti.

4

Size üç misal vereceğim üçü de İstanbul’da gerçekleşmiş.

Birincisi; hepiniz artık tanıyorsunuz inanıyorum. Nuri Demirağ. Soyadı almasına vesile olan kilometrelerce demiryolu inşa etmesinin yanında, mesela Bursa Merinos fabrikası gibi neredeyse anıtsal eserler yaptı. Yetmedi dünyadaki gelişmelere paralel bir biçimde uçak yaptı, UÇAK. Sermayesini kendisinin temin etmesi kaydıyla daha sonra KEBAN ismiyle yapılan barajı ve Boğaz Köprüsü yapmayı planlayıp devletten izin alamadığı bir tarafa; adam UÇAK YAPTI.

SONUÇ; İnönü Hükümeti adamın bütün tekliflerini reddedip, tüm yatırımlarını engellerken, ne yaptı biliyor musunuz? Şahsi mülkü olan bugünkü Yeşilköy Havaalanı arazisini elinden aldı, İstanbul Belediyesi marifetiyle. Yani güya istimlak ettiler.

İkincisi; biraz unutulmuş bir isim ve olay. Satvet Lütfi Tozan diye bir adam var. Bu adam Prens Sebahattin’in tilmizi (ittihatçı) olmasına rağmen İstiklal Harbi’nin başlangıcından Mustafa Kemal’in ölümüne kadar Anadolu’ya silah taşıyor. Silah ticareti yapıyor. Başka savaşlarda da silah teminiyle uğraşıyor.

Bu nedenle Avrupa’da bir çok silah fabrikasının tek başına sahibi veya ortağı. Türkiye’de bir silah fabrikası kurmak için defalarca müracaatta bulunmasına rağmen İnönü Hükümeti her seferinde reddediyor.

Sonrası mı? İnönü’nün adama kişisel garezi de olacak ki bu kez Satvet Lütfi Tozan’ın şahsi mülkü olan Emirgan Korusu’na el koyuyorlar, tabi ki yine İstanbul Belediyesi marifetiyle.

Üçüncüsü; Limancı Hamdi namıyla maruf Ahmet Hamdi Başer.

Ahmet Hamdi’de 1880’li nesilden.

Ama o Anadolu’ya geçmemiş.

İstanbul’dan Anadolu’ya gönderilen silahların sevkiyatıyla uğraşmış.

Birde demiş ki; bir ülkenin bağımsızlığı için sadece asker ve siyasi bağımsızlık yetmez. İktisaden de bağımsız olmalı. Bu nedenle hep iktisatla uğraşmış. Bu arada bir de şirket kurmuş (özel teşebbüs yani), daha önce limanlarda Fransızların yaptığı tahmil-tahliye işini yapacak Denizcilik İşletmesi. Tabi ki iyi de para kazanmış.

Fazla uzatmadan; Serbest Fırka denemesinden sonra Mustafa Kemal’in üç aylığına yurt gezisine çıktığı trende Ahmet Hamdi’de vardır.

Değerlendirme toplantısının yapıldığı bir akşam yemeğinde Limancı Hamdi Türkiye Cumhuriyeti için yeni bir İktisadi Sistem teklif etmeye kalkar.

Ondan sonra ne oldu merak ediyor musunuz?

O gece dahil bir daha Mustafa Kemal ile karşı karşıya gelmez/getirilmez. Yetmedi daha sonra hükümet yani İsmet İnönü adamın şirketini elinden alır. Yani devletleştirir. Bildiğiniz Denizcilik İşletmesi işte.

5

Şimdi anladınız mı BAYRAKTAR’lara yatıp kalkıp dua edin dememi. Ah, meclisteki çoğunluk ellerinde olsaydı, siz o zaman göreydiniz neler olabileceğini…

Bu CHP zihniyetini hala anlatamadık.

Not: Herkesin Ramazan Bayramı’nı tebrik ederim.

Hüseyin Besli Diğer Yazıları