Yazarlar

1

Sonradan daha iyi anlaşıldığı üzere, FETÖ'cüler ne yapıyordu;

Bürokraside birinin ayağını kaydırmaya karar verdiklerinde o kişi hakkında sahte bir isimle bir ihbar dilekçesi veriyorlar. Sonra o dilekçeye istinaden bir soruşturma başlatıyorlar, soruşturma için önceden belirlenmiş bir FETÖ aparatı müfettiş olarak tayin ediliyor.

Sonuç kesin; bürokrat görevinden tart...

Yani, ilk ihbar dilekçesi verilirken de, müfettiş raporu hazırlanırken de yaptıkları şeyin gerçeklikle hiçbir alakası olmadığını biliyorlardı.

Ama yöntem iyiydi, kesin sonuç sağlıyordu.

Kemal Kılıçtaroğlu da bu yöntemi çok iyi biliyor ve ona çok güveniyor olacak ki aynen uygulamaya çalışıyor.

'Eskiden Türkiye deyince... şimdi...' derken de 'Katar'a 2,5 milyon küçükbaş hayvan satıldı' derken de söylediklerinin palavra olduğunu herkesten iyi biliyordu.

Biliyor, lakin, sonuç alacağına inandığı için ısrarla yalan söylemeyi sürdürüyor.

2

Kılıçdaroğlu demiş ki, altılı masadakileri kastederek; 'kişisel bir beklentimiz yok'

Eğer gerçekten öyle ise cidden korkmamız gerekir.

Kişisel bir beklentisi yok ise neden siyaset yapsın ki.

İktidar olmak, halka hizmet etmek, vatanı milleti korumaya çalışmak, milletvekili-bakan-başkan olmak... Bunların hepsi bir yönüyle kişisel şeyler (beklentiler) değil midir?

Eğer bir siyasetçi 'kişisel bir beklenti'yle siyaset yapmıyorsa 'başkalarının bir beklentisi' adına siyaset yapıyor demektir.

İşte bunun için korkmamız lazım... dedim.

Hüseyin Besli Diğer Yazıları