Maçın 5.dakikasında Sörloth’un top kapıp devamında attığı golden 32’inci dakikaya kadar Trabzonspor, adeta yoktu! Özellikle Sosa-Guilherme-Sturridge üçlüsü çok tutuktu, bırakın pas yapmayı, her yönüyle yetersizdiler. Hep hücumu düşünen Elneny ve Atiba ile tempoyu sürekli yükseltip pozisyon bulan Beşiktaş’ın Uğurcan’la savaşına kısa bir ara sadece 32’inci dakikada geldi, Guilherme, karşı karşıyayken kaçırdı.
Sonrasında yine hayalet orta saha ile sahadaydı bordo-mavililer. İsabetli pas oranı yüzde 67’e kadar düşmüştü Trabzonspor adına, her geçen dakika güven kaybederken yaptıkları sadece direnmekti. İlk yarıyı önde bitirmesinin tek açıklaması, atanı ve tutanının mükemmel olmasıydı.
Açıkçası Beşiktaş’ın ilk 45 dakikadaki inanılmaz temposunu 2. yarıya taşıyacağını ummamıştım, yanılmışım. Özellikle kanatlarda kısa paslarla rakibi çok rahat eksilttiler ve bunaltıcı baskı yaptılar, goller de peş peşe geldi.
Nwakaeme yokken rakip sahada top tutma işi sadece Sörloth’a kalıyor, o da bir yere kadar.
Bu sezon sakatlardan çok çekti ama en çok aranan isim O’ydu. Yerine forma giyen Sturridge, son iki yönetimin transfer hatalarını aratmadı adeta! Halen İngiliz’le ilgili istatistikler sunanlara bakmayın, olabilecek en gamsız bu oyuncudan kurtulmanın bir yolu olmalı!
Kötü futbol ve geriye düştükten sonrası kenar yönetimin maçtaki en doğru hamlesi Ekuban’la geldi, top taşıma sorunu giderildi, bu kez Beşiktaş skoru korumaya başladı.
Siyah-beyazlılar bu konuda çok daha konsantreydi, ta ki son dakikaya kadar: Trabzonspor’un Sörloth’u vardı, cezayı kesti. 1 puan, özgüven açısından da önemliydi, sert tartışmaları da bitirdi sanki!