İnsanlar karşılıklı olarak zor duruma düştüğünde şöyle bir laf söylenir: Kasap et derdinde, koyun can derdinde.
Dünkü karşılaşma da bu söze tam olarak oturmuştu. F.Bahçe şampiyonluktan kopmamak, Osmanlıspor ise kümede kalmak için mücadele ediyordu. Geçtiğimiz hafta Kayserispor’a deplasmanda 5 gol atan F.Bahçe’nin dün yine farkla kazanması bekleniyordu.
Ama gelin görün ki başlama düdüğüyle birlikte işler pek de öyle gelişmedi. F.Bahçe’nin koca ilk devrede isabetli şutu yoktu.
Ceza sahasına yapılan 10 küsür ortanın 1 tanesi bile yerini bulmamıştı. 17. dakikada Josef de Souza’nın şutunda taraftarlar biraz heyecanlandı ama kalan dakikarda oyuncular adeta seyircilere ‘Hayal futbolu’ sattı.
Sağda Şener ve Dirar, solda Hasan Ali ve Alper dörtlüsü orta yapmak için birbirleriyle yarışırken hesaplamadıkları bir olay vardı. O da rakibin stoperleri ve ön liberosunun hava hakimiyetiydi. Adama sormazlar mı kardeşim, “Rakip savunma iyi kesiciyse, neden yerden oynamıyorsunuz?” diye.
Böyle kapanan takımlara karşı Valbuena neden ilk 11’de oynamaz? Valbuena ceza sahası civarından frikik aldırır, penaltı kazandırır ve iyi pas verir.
Nitekim Valbuena ikinci devre girdi ve takım arkadaşları da onun hızlı futboluna ayak uydurup pozisyon yaratmaya başladı. Giuliano ve Soldado’nun gezici futbollarına Souza geriden destek vererek rakibi bozdu.
Skrtel’in attığı ve çizgiyi geçip geçmediği tartışıyan ilk gol, F.Bahçe’nin moral motivasyonunu artırdı. F.Bahçe’nin gerçek futboluna dönmesine sebep olan hamle, Aykut Kocaman’ın Alper-Valbuena değişikliğiydi.
Bu açıdan hocayı takdir etmek gerekiyor. Ancak kendisine şunu da hatırlatmak lazım. Bu takımda Valbuena olduğu sürece sahaya ilk 11’de çıkar. Hareketli oynar, top hakimiyetiyle takımın kimliğini de değiştirir. Sonuç olarak galibiyet güzel ama şu da unutulmamalı. İlk golde hakem “Çizgiyi geçmedi” kararı da verebilirdi.
Ayrıca her rakip de dakikalar ilerledikçe oyundan Osmanlıspor gibi kopmaz.