Yazarlar

TBMM’de 23 Nisan Resepsiyonu’ndaydık. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kapıdan girdi. Meclis Başkanı Mustafa Şentop’u kutladıktan sonra salona yöneldi. Biraz ileride beni gördü, yanıma doğru geldi. Gayet nazik bir üslupla elimi sıkıp halimi hatırımı sordu. 

Biliyorsunuz, kendisini en çok eleştiren kalemlerden biriyim ben. 

Kemal Bey, buna rağmen oldukça kibar bir tavır sergiledi. Herhangi bir olumsuz tavır göstermedi. Tören salonunda kutlanan bir milli bayramın gerektirdiği gibi davrandı. Aynı nezaket içinde de karşılık gördü. 

Ama bakıyorum, CHP bugün çok farklı bir politika yürütüyor. Çubuk’taki şehit cenazesinde yaşananların ardından ortamı alabildiğine geriyor. 

Parti kurmaylarından oluşturulan bir heyet olayları araştırmış. Bazı iddialar ortaya atılıyorlar. Israrla “Önceden planlanmış, organize bir linç girişiminden” bahsediliyorlar. 

Mümkün mü bu? Değil tabii ki! 

Çünkü oraya Kılıçdaroğlu kimseye haber vermeden gitti. Önceden bilinmeyen, yetkililerden bile habersiz gerçekleştirilen bir ziyaret sırasında organize hareket yapılamaz. Müneccim mi bu insanlar, Kemal Bey’in oraya gideceğini bilecek ve ona göre planlar yapacaklar? 

O yüzden uzatmamak ve kaşımamak lazım konuyu… 

Ama, CHP özellikle uzatıyor ve kaşıyor. Adeta planlı bir şekilde gerilim oluşturmaya çalışıyor. Sistemli bir tahrik politikası izliyor.

***

Oysa her şey ayan beyan ortada: 

Bir söz vardır, “Akil insan kendisine yumruk atanın kimliğini değil, yumruğun sebebini araştırır” derler. 

Çubuk’ta olanlara da bu gözle bakmak lazım. O yanlışı yapanlar, yumruğu atanlar söylüyorlar zaten. Kızdıklarını, tahrik olduklarını, üzüntülerinin şiddete dönüştüğünü anlatıyorlar. 

“Tahrikçi kim?” derseniz, orada bulunan herkes! Toplumsal olaylarda öyle olur zaten. Öfke kabarır, herkes bilerek ya da bilmeyerek birbirini tahrik eder. Nihayetinde istenmeyen olaylar gerçekleşir. 

O yüzden sonuca değil, sebebe bakmak lazım. “Öfke neden kabardı?” sorusunun cevabı aranmalı öncelikle. Eğer o cevap bulunursa, sıkıntı zaten kökünden çözülmüş olur! 

Tersi yapılırsa da… 

O öfke daha çok kabarır. Etki tepkiyi getirir! 

CHP’nin konuyu araştırmakla görevli milletvekilleri işte bunu yapıyorlar. Yok efendim bazı yerlere önceden taşlar yığılmış, insanlara sopalar dağıtılmış, nihai hedef Kemal Bey’i linç etmekmiş, vesaire, vesaire… 

Bunların tamamı yetkililer tarafından yalanlanan iddialar. CHP ne yapmak istiyor, bilmem. Ama zorlamanın, devam ettirmenin, ortamı daha da germenin ülkeye hiçbir faydası yok. Kemal Bey, keşke “Ben bu olayları, o insanların yaşadıkları acıya veriyorum” diyebilseydi. Kendisini protesto edenler ve saldırı girişiminde bulunanlardan şikâyetçi olmadığını söyleyebilseydi. 

Muhteşem bir adım atmış olurdu!.. 

Sorumlu davranış, ortaya çıkan bu gerilimi azaltabilirdi. Kemal Bey de bundan sonra göğsünü gere gere bütün şehit cenazelerine katılabilirdi. CHP’nin tam tersi davranmasının ne Kılıçdaroğlu’na, ne partiye, ne de ülkeye bir faydası oldu. Tersine CHP’ye yönelen tepkiler ve suçlamalar perçinlendi. 

Halen de yanlışta ısrar ediliyor… 

Emin Pazarcı Diğer Yazıları