Yazarlar

Emin Pazarcı

Emin Pazarcı

Cahil bunlar, zır cahil...

Emin Pazarcı tüm yazıları

Önce Libya ile yaptığımız anlaşma ile Akdeniz’de oynanan oyunu bozduk. Sonra bunu perçinlemek için adımlar attık. Yunanistan ve Kıbrıs Rumları hop oturup hop kalkarken, Erdoğan sürpriz bir adım atıp Tunus’a gitti. Onları da ittifakımıza dahil ettik. 

Ne demişti Erdoğan, Türkiye’nin yeni stratejisini açıklarken: 

-Kapımızın çalınmasını beklemeyecek, sorunların üzerine biz gideceğiz. 

Terörle mücadelede de dış politikada da işte bunu yapıyoruz artık. Köşeye çekilip beklemiyor, olayların üstüne, üstüne gidiyor, gelişmeleri biz yönlendiriyoruz. 

Diplomasinin yanında silahlı gücümüzü de kullanıyoruz. Milli menfaatlerimiz gerektirirse Libya’ya asker de göndereceğiz. 

ABD’nin, Rusya’nın ve pek çok diğer ülkenin yaptığı gibi!

***

Cahil cühela takımı da “Ne işimiz var bizim Libya’da” diyor… 

“Vaktiyle Mustafa Kemal’in ne işi vardı Libya’da?” diye sorduğunuzda da garip bir cevapla karşılaşıyorsunuz: 

“Mustafa Kemal’in gittiği o topraklar, Osmanlı toprağıydı. Vatan toprağıydı. Çünkü Mustafa Kemal bir Osmanlı subayıydı.” 

Eyvallah, tabii ki öyleydi. 

Peki Sovyetler Birliği ve Afganistan da vatan toprağı mıydı? Niçin ilgilendi Mustafa Kemal oralarla? Neden üzerine hesaplar yaptı? 

Biliyorum, şimdi ne söylemek istediğimi, ne dediğimi anlamayacaklar. Bilmiyorlar çünkü; cehalet kötü bir şey! Atatürk’ün kim olduğunun ve neler yaptığının farkında bile değiller. Kendi küçük dünyalarında hayal ettikleri bir Mustafa Kemal var ve onunla avunuyorlar. 

Mustafa Kemal’in, Cemal Paşa’ya yazdığı mektupları da okumamışlardır. Cemal Paşa’nın kim olduğunu da Afganistan’da neler yaptığını da bilmez bunlar. 

O yüzden öğretmek lazım: Mustafa Kemal, 10 Temmuz 1921’de Cemal Paşa’ya bir mektup yazıyor. Afganistan’daki faaliyetlerinin “Heyet-i Vekile tarafından takdir gördüğünü” belirtiyor. 

Mektubun ana fikri, Anadolu’ya karşı gelişebilecek dış tehlikeler karşısında gereken tedbirleri yerinde ve zamanında almak! 

O mektupta aynen şu ifadeler kullanılıyor: 

“Bugün Afganistan’da özlük hakları bakımından bize bağlı bir Türk Birliği bulundurmaya ihtiyaç vardır. O birlik, Afganistan’daki dostumuz Şah yönetimi sıkıntıya girdiğinde müdahale etmelidir. Bizim onaylayacağımız bir yönetimi işbaşına getirmeden de bırakmamalıdır. Unutulmamalıdır ki Anadolu topraklarının güvenliği Afganistan’da başlar. İngilizleri orada durdurmamız gerekir.” 

Şimdi sormak lazım: Afganistan vatan toprağı mıydı? 

Mustafa Kemal’in Sovyetler Birliği’ne yönelik öngörüleri ve planları da vardı. “Sovyetler Birliği bir gün dağılacak. Bizim orada soydaş ve dindaşlarımız var. O güne hazırlıklı olmalıyız” demişti. 

Sovyetler, Osmanlı’ya mı bağlıydı, orası da mı vatan toprağıydı? 

Mustafa Kemal’in, Osmanlı’nın elinden çıktıktan sonra Suriye ve Irak için gerekirse savaşabileceğine ilişkin sözlerini de hatırlatmak isterim. 

İşte o gün Mustafa Kemal ne yapmışsa, Türkiye Cumhuriyeti de bugün onu yapıyor! İçimizdeki Mustafa Kemal’i bilmeyen ve tanımayan “Atatürkçüler” de O’na sırtını dayayıp, “Olmaz, yapamazsınız” diye bağırıyor. 

Yazık… Hem komik, hem de trajik bir durumla karşı karşıyayız!

Emin Pazarcı Diğer Yazıları