Yazarlar

Dr. Eray Güçlüer

Dr. Eray Güçlüer

ABD'nin “J.Biden” stratejisi

Dr. Eray Güçlüer tüm yazıları

Geçtiğimiz hafta Demokrat Parti'nin ABD Başkan Adayı Joe Biden’in Türkiye hakkında sarf ettiği sözlerin ortaya çıkması, ABD’nin derin stratejisi hakkında ciddi ip uçları veriyor. Öncelikle ABD’nin derin ve karanlık stratejilerini çizenlerin ABD başkanları olmadığını söylemek isterim. Bu sözler J.Biden’e söylettiriliyor. ABD’yi aslında ABD’lilerin yönetmediği bilinen ancak çok da ifade edilemeyen bir gerçek. O yüzden ABD’yi yönetenlerin; yöneticileri de belirleyen, içerisinde çok uluslu şirketlerin de yer aldığı, insani ve etik değerlerle örtüşmeyen oldukça farklı bir ideolojiye sahip, dünyadaki sermaye ve teknoloji büyük ölçüde kontrol edebilen, karmaşık küresel yapılar olduğunu söylemek mümkün. ABD başkanlarının ancak çerçevesi çizilmiş sınırlı bir alanda hareket edebilme kabiliyetleri var. Yürütecekleri asıl strateji onlara verilir, ABD başkanları da kendi tarzlarında bu stratejileri yürütürler. Dolayısıyla J.Biden veya Trump ya da bir başkası hiç fark etmez, strateji aynıdır. ABD yönetimi için Süleyman Demirel’in söylediği “Hamam aynı, Taslar değişmektedir” sözü her zaman geçerlidir.

Gelelim J.Biden’in sözlerine. Biden’in söylemindeki Kürtler dediği insanlarla gerçekte PKK’lıları kast ettiğini bilmek gerekir. PYD, YPG gibi değişik isimler altında da olsa ABD’ye hizmet eden terörist aparatların toplamı J.Biden’in bahsettiği Kürtler kavramı içerisinde yer alıyor. Bunun dışındakiler ise J.Biden’e göre kürt değil ve ABD politikaları açısından geri kalanların ne oldukları önemli de değil. Bundan sonra da ABD’nin derin stratejisinde Kürtlük ancak PKK’lık üzerinden tanımlandığı kadar kendisine yer bulacak, yani terörizmleşme etnisitenin önüne geçecek gibi görünüyor. İşte bu noktada tekere çomak sokan bir Türkiye karşılarına çıktı. Şu ana kadar PKK’nın FETÖ ile iş birliği içerisinde Türkiye’yi paramparça etmesi gerekiyordu ama olmadı. Hatta öyle bir duruma geldiler ki on yıllardır emek verip yürüttükleri projeleri ve içindeki yerli uşakları bir anda emperyal güçlerin ellerinden kayıp gidiverdi. Böylece ABD açısından Ortadoğu’da Türkiye merkezli bir güç boşluğu oluştu. Artık kontrol edilemeyen, ön görülemeyen, yurt içinde PKK’yı ve FETÖ’yü büyük oranda bitirmiş, 15 Temmuz’da emperyalistlere haddini bildirmiş güçlü bir Türkiye var. Türkiye bir-sıfır önde. İşte derin küresel yapıların rahatsızlığı bu.

Evet PKK yurt içinde bitti ama ABD’nin PKK’ya yüklediği misyon bitmedi. Halen daha acaba PKK üzerinden Türkiye merkezli Ortadoğu’yu nasıl kontrol edebiliriz diye kafa yoruyorlar. Joe Biden’in konuşmasında bunun için nasıl bir yöntem kullanılacağı da ifade ediliyor. Türkiye’nin kurumsal siyasi yapılanmasında muhalefeti dizayn etmek. Darbeyle deviremedikleri Erdoğan’ı siyasi darbelerle devirmeye çalışmak. Bu her zaman emperyalist güçlerin kullandığı yöntemlerden biridir. Türkiye’de de maalesef bu yöntem Adnan Menderes’in idamından bu yana sıklıkla kullanıldı. Türkiye’deki devlet yönetimi askeri veya siyasi ama hep darbelere maruz kaldı. Ve en acısı da Türk bildiğimiz Amerikalıları yıllarca dinledik. Artık durum değişti. Köprünün altından çok sular aktı. Biden’in anlamadığı nokta bu. Kafasındaki kokuşmuş emperyalist planın çöküşü de buradan olacak zaten. “Türkiye eski Türkiye değil.” Silahlı veya siyasi, artık hiçbir darbeye Türkiye’de geçit yok. Bu millet kendi iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanı’nı da hiç kimseye yedirmez. Hiç boşuna bekleme Biden.

Bundan sonraki süreçte şiddet kullanarak yapamadıklarını PKK’yı değişik isimler ve maskeler altında şirin göstererek denemeye çalışacaklardır. Nasıl gösterilirse gösterilsin PKK/PYD/YPG vs. dünyanın en kanlı terör örgütüdür ve başta Kürtler olmak üzere insanlığın en büyük düşmanıdır. Bugüne kadar Türkiye’nin bu eli kanlı örgütle yürüttüğü amansız mücadele asla değişmemeli, tamamen yok edilene kadar devam etmelidir. Yine siyaset içine sızmış ve sızabilecek başta FETÖ ve PKK olmak üzere emperyalist orijinli devşirmelere karşı her zamankinden daha fazla dikkatli olmak gerekmektedir. Bu tür devşirmelerin hak, özgürlük, hukuk gibi hümanist değerleri maske olarak kullanarak sosyal fay hatları üzerinden operasyonlar yapılmasına asla müsaade edilmemelidir. Milli dayanışma, birlik ve beraberlik içerisinde her türlü zorluğu yener, her türlü emperyalist planı çöpe atarız. Bugün Atlantik ötesinden-Avrupa’dan Türkiye’ye hadsizce laf söyleyenler artık milletin hafızasına kaydedilmiştir. Yarın devran dönüp kapımıza geldiklerinde bu günleri hatırlatırız onlara. Çünkü eninde sonunda bükemedikleri bileği öpmek zorunda kalacaklar. Ve bu da çok da uzun sürmeyecek gibi görünüyor.

Dr.D.Eray GÜÇLÜER

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi

Dr. Eray Güçlüer Diğer Yazıları